Kategori arşivi: Kitap

Rus ruletinde nasıl kazanırsınız ve diğer ölümcül mantık soruları – Thomas Byrne – Tom Cassidy

Kitapta 32 adet soru var ve bu sorular anlatılırken hikayeleştirilmiş ve biraz da geyik yapılmış. Bazı soruları çok beğendim, bazıları ise hoşuma gitmedi açıkçası. Hoşuma gitmedi derken çok iyi anlatılamamış olmasından bahsediyorum. Bunda kitabın çeviri olmasının da etkisi var gibi geliyor bana. Bazı yerleri daha iyi çevirilebilirmiş. Kafa dağıtma amaçlı edinilip, sorular çözülmeye çalışılabilir. Birkaç sorudan sonra yazarların bakış açısını öğrenip, sorulara nasıl yaklaşacağınızı anlıyorsunuz.

Müslümanın Edepleri – İmam Gazali

İmam Gazali Hz.’nin orjinal adı el-Edebü fi’d-Din olan eserinin tecrümesidir. Günlük hayattaki edepleri anlatmaktadır. Okurken bir çoğuna zaten aşına olduğunuzu farkedecek, bir kısmını da yeni öğreneceksiniz. Evde bulundurulması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum (tabi benzer bir eser evinizde yoksa).

Telesafir – Halit Kıvanç

Halit Kıvanç, yılların emektar televizyon sunucusu. Kuşkusuz Türkiye’de televizyon yayıncılığının doğduğu zamanlarda sektörün gelişiminin her aşamasına şahit oldu. Bu şahitliğini de kaleminden dökebildiği kadar kitaba dönüştürmüş. Bu kitap 2002 yılında hazırlanmış. Daha sonra muhtemelen yeniden gözden geçirilerek 2015 yılında tekrar basılmış.

Öncelikle kitabın isminin nerden geldiğine dair spoiler vereyim. Ne yalan söyleyeyim ilk duyduğumda nereden çıktığı benim aklıma gelmemişti. Büyüklerimizin bahsettiği televizyon anısı vardır hani; televizyonun ilk çıktığı zamanlarda yayının olduğu günler televizyonu olmayanlar olan ailelere televizyon izlemeye giderlermiş. Televizyonu olanlara gidenlere Halit Kıvanç kendine has deyimiyle tele-safir (tele misafir) diyor. Kitabın adı buradan geliyor. Kitapta yukarıda da bahsettiğim üzere Halit Kıvanç’ın anıları var. NTV’de yayınlanan programlarını hatırlayacaksınız Halit Kıvanç’ın, kitabın üslubu da aynı şekilde sohbet havasında ilerliyor. Aslında bu tarz insanlar bu mevzulara çok girmezler ama Halit Kıvanç’ın bazı siyasi görüşlerini kitaptan çıkarmak mümkün (açık birşey yok, sadece çıkarım yapılabilir). Olmazsa olmaz bir kitap değil açıkçası ama kafa dağıtmak adına okunabilir. Kitap ülkemizde televizyon yayıncılığının başlangıcına ve geçirdiği evrelere, özelliklede TRT’ye ışık tutar niteliktedir.

İslâmın Dirilişi – Sezai Karakoç

Kitap, Nisan 1966 – Mart 1967 tarih aralığında Diriliş Dergisi’nde Sezai Karakoç’un Diriliş imzasıyla yayınladığı başyazılardan oluşmaktadır. Ben üzerinde belirli bir süre geçmiş yazıları okumayı seviyorum. Çünkü bu yazıların günümüzü ne kadar öngörebildiği benim adıma merak konusudur. Üzerinden 50 sene geçmiş yazılardan oluşan bu kitabı okudukça Sezai Karakoç’a olan hayranlığım arttı. Kitapta islam ve islamın yeniden dirilişi adına tefekkür edilmiş, nelerin yapılması gerektiği anlatılmış. Aklıma ilk gelen tespit mesela Rusya ile ilgili. Sezai Karakoç Batı, Amerika derken, o yıllarda sovyet rejimi ile yönetilen ülke Rusya için batı olarak söz ediyor bir nevi. Başka bir deyişle sovyet rejiminin yıkılacağını o yıllardan öngörebilmiş.

Sezai Karakoç bu kitapta dünyayı coğrafik olarak üçe ayırmış tabiri caizse. Bunlar; Doğu (Çin (Çin’in zihniyet olarak Avrupa’dan bir farkı yoktur. Aslında Avrupa grubuna yazılmalıdır) ve Türkiye de dahil olmak üzere diğer doğu ülkeleri), Avrupa (Batı – Avrupa ve Amerika) ve Afrika (Kuzey Afrika haricinde diğer Afrika ülkeleri). İslamın dirilişi Doğu’nun kendine gelmesi, Afrika’nın uyanması ve kendini bulması ile Doğu ile Afrika’nın Avrupa’daki zihniyeti yıkmasıyla olacaktır. Tabi bu yorumlar saf Sezai Karakoç yorumları değil onun yazdıklarıyla benim yaptığım çıkarımlardır ve ona göre değerlendirilmelidir.

Bu kitap bir kere okunup kenara atılacak bir kitap değil; kenara koyulacak, altı çizilecek, defalarda okunacak netice itibariyle de rehber olacak bir kitaptır. Kitabın içerisindeki yazılar iki ana grupta sınıflandırılmış. Bunlar İslamın Dirilişi ve İslamın çağrısıdır. Aşağıda bu sınıflar ve içerisindeki yazı başlıkları verilmiştir.

İslamın Dirilişi

bahismobilodeme.com

  • İslamın Dirilişinde Avrupa’nın Durumu
  • İslamın Dirilişinde Asya ve Afrika’nın Durumu
  • İslamın Dirilişinde İslam Dünyası’nın Durumu
  • Düşüncede Diriliş
  • İnanışta Diriliş
  • Edebiyat ve Sanatta Diriliş
  • Aksiyonda Diriliş

İslamın Çağrısı

  • İnsana Çağrı
  • Müslümana Çağrı
  • Yahudiye Çağrı
  • Hıristiyana Çağrı
  • Doğululara ve Afrikalılara Çağrı
  • Din ve Tanrıtanımazlara Çağrı

Can Veren Pervaneler 3

Hayati İnanç’ın Can Veren Pervaneler kitabının bu üçüncü kitabı, Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in güzel ahlâkını ve şairlerin ona sevgilerini anlatan şiir ve beyitlerle başlıyor. Kitabın önsözünü (önsözlerini de diyebiliriz) okuyunca kitabın tamamının bu şekilde devam edeceğini düşünmüştüm ama bahsettiğim şekilde başlayan kitap, sonrasında farklı konularda kısa ama yine şahane beyitlerle devam ediyor. Kitapta Fatih Sultan Mehmed (Avni), Mevlana, Fuzuli, Yahya Kemal ve Ziya Paşa (Terkib-i Bend) başta olmak üzere birçok farklı şairin beyitleri bulunmakla birlikte yazarı bilinmeyen (lâedri) beyitler de bulunmaktadır.

Siyah Sancak – Ali Kuzu

Birkaç yıldır blogumda okuduğum kitapları da paylaşıyorum. Genelde her kitaptan bir şeyler öğrenilebileceği kanatinde olduğumdan hiçbir kitabı kötülemedim. Fakat bu kitapla ilgili görüşüm olumsuz. Bu olumsuz kanaatin oluşmasında ise tek bir sebep yok.

İçeriğe girmeden önce yazarı ve editörü ağır bir şekilde eleştirmek gerekiyor. Okuduğum her kitapta ufak tefek hatalara denk gelirim. Zaman zaman imla hatası, bazen de eksik harf hataları kitap okuyanların sıklıkla karşılaştığı durumlardır. Binlerce kelime içeren kitaplarda bu hataları normal olarak karşılarım. Olmasa daha iyi olur ancak araya kaynayabilir. Fakat bu kitaptaki hatalar aşırı derecede fazlalık gösteriyor. Birçok imla hatası var. Bazen anlamsız bir şekilde yeni paragrafa geçilmiş. Bazı cümleler noktalama işareti konulmadan bitirilmiş. Bazı harfler yanlış kullanılmış (‘ö’ yerine ‘o’, ‘ş’ yerine ‘s’ gibi). Birçok anlatım bozukluğu mevcut, cümlenin başı ayrı sonu ayrı. En büyük hata ise ikilemelerin arasına virgül konulması. Kitapta birçok ikileme var ve hepsinin arasına virgül konulmuş. Yani bu aslında hata değil, bu kitabı hazırlayanlar en basit gramer kurallarından birini bilmiyor demek. Yazar bunları yanlış yazdı diyelim, bu kitabı inceleyen bir editör yok mu? Yoksa o da mı yanlış biliyor. Hadi yine gözden kaçtı diyelim; ya bu kitabı hiç kimse okumadan mı basıp dağıttınız arkadaş? Tamamen alelacele yazılmış bir kitap görüntüsünde.

Gelelim ikinci sebebe; ben bu kitabı internetten açıklamasını okuyarak aldım. Açıklaması ayrıca kitabın arka sayfasında da mevcut. Aynı açıklama ayrıca kitabın ‘başlarken’ bölümü yani bir nevi önsözü. Başlarken bölümünde bu açıklama verildikten sonra altına not düşülmüş; ‘Selman Kayabaşı – Teşkilat 74/75‘. Başka bir alıntının kendi kitabında yer almasında bir problem yok ama, kitabın açıklamasına direkt olarak başka bir kitaptan bir bölüm koymak nedir yahu? Teşkilat’ı uzun süre önce okuduğumdan dolayı kitabın açıklamasına baktığımda anımsamamıştım. Belki de bu sebepten dolayı kitap ilgimi çekti ve aldım. Fakat ‘başlarken’ bölümünde, yazar sağolsun en azından alıntı yaptığını paylaşınca hatırladım. Ama hala anlamış değilim neden böyle bir şey yapılır? Kitabınızın açıklamasına alıntı koyarsınız ama bu alıntıyı belirtirsiniz. Ardından özgün birşeyler yazarsınız. Kitabın açıklaması, tamamen başka bir kitaptan alınan bölüm olmazki.

Kitabın malesef en etkileyici bölümü kapağı diyeyim siz de anlayın ne kadar memnun kaldığımı. Kapak gayet güzel hazırlanmış, ambalaj güzel ama ürün malesef boş. Kategori olarak Araştırma-İnceleme olarak geçiyor ama kaynakça oldukça zayıf. Kaynakların belki yarısından fazlası internet sayfaları, haberler vs. Kitabın yüzüne ve başlığını aldanıp almayın kesinlikle.

Kitabın başlangıcınca Ukab ve Armagedon’a atıfta bulunulmuş. İçerikleri de oraya bağlamaya çalışmış yazar, ama olmamış. Kitabın içerisinde bir yerde yine Selman Kayabaşı’na atıfta bulunuluyor ve hazırlamakta olduğu kitap deniyor. Ayrıca kitaptaki Turgut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu, Uğur Mumcu vb. bölümler daha önce Selman Kayabaşı’nın kitaplarında bahsettiği konu ve içerikler. Bir ara Selman Kayabaşı müstear bir isimle mi yazıyor acaba diye bile aklımdan geçti. Tamam her kitap tamamen özgün olmaz ama ayırt edilecek, fark oluşturucak kısımlar olmalı bir kitapta. Harf hataları Turgut Özal bölümünde oldukça fazla. Bununla birlikte Muhsin Yazıcıoğlu bölümünün ilk cümlesinden anladığım, bu bölüm bir yerden alınmış, daha önce hazırlanmış bir yazının parçası. Durum böyle olunca farklı yerlerden alınan parçalar, veya farklı zamanlarda yazılan yazılar (farklı kişiler de yazmış olabilir) birleştirilmiş gibi duruyor. Yazar ve yayınevi tamamen popülist bir yaklaşımla az bir bilgiyi, güzel bir ambalajla satmaya kalkışmış. Kitabı aldığıma göre amaçlarına ulaşmışlar diyebiliriz. Hem yazar hem de yayınevi kara listeme girdi diyebilirim. Bundan sonra bu yazar ve yayınevine dikkat edeceğim.

Yayınevi demişken kitap Kariyer Developer’dan (Kariyer Yayıncılık) çıkmış. Neden bir yayınevi ‘Developer’ ismini kullanır bunu da anlamış değilim. Ayrıca yukarıda bahsettiğim, kitapta bulunan bolca yazım yanlışı, imla hatası, anlatım bozukluğu, en önemlisi de ikilemelerin aralarındak virgüllerden dolayı oldukça kızgınım yayınevine. Bu kadar özensiz bir kitap basılır mı yahu? Kitap basmanın, yayınevinin de bir onuru var. Hiç mi saygınız yok okuyucuya.

Netice itibariyle birçok olumsuztan dolayı bana en uzun kitap yorumlarımdan birini yaptırdılar.

Ayrıca kitabın pdf versiyonuna internetten kolayca ulaşılabiliyor.

Esir – Adem Özköse

2012 yılında belgesel çekmek amacıyla muhalifler tarafından kaçak olarak Suriye’ye giren gazeteci Adem Özköse ve kameramanı Hamit Coşkun rejim milisleri tarafından kaçırılır. Kendilerinin Türk gazeteci olduğu öğrenilince durum değişir ve rejim askerlerine teslim edilirler. Yaklaşık 70 gün esaret hayatı yaşarlar. Bu arada resim zindanlarını da tecrübe etmişlerdir. Suriye’deki karışıklığın sebebi ve gelinen nokta hakkında kafadaki sorulara cevap da oluyor aslında bu kitap. Bu sebeple okunmasını tavsiye ediyorum. Eminim bir çırpıda okuyacaksınız. Ayrıca Adem Özköse’nin bu okuduğum kitabından sonra şu genellemeyi yapabilirim; satır aralarında muazzam ilgi çekici bilgiler (alimler hakkında, tarihi olaylar hakkında, vs.) var. Bunların altı çizilip daha sonra araştırılırsa literatürünüze bolca katkı yapacaktır.

Kaçak Yolcu – Adem Özköse

Adem Özköse bu kitabında 2004 yılında İstanbul’dan Afganistan’a yaptığı kaçak yolculuğu anlatıyor. İstanbul – İran – Pakistan – Veziristan – Afganistan güzergahını izleyerek hedefine varmış. Baya bir maceralı bu yolculukta hedefine ulaşıyor ve bazı Taliban mensuplarıyla röportaj yapıyor. Yaklaşık 180 sayfalık bu kitap bir çırpıda okunuyor. Bu arada ben ilk defa Veziristan diye bir bölge duydum bu kitap vesilesiyle. Pakistan sınırları içerisinde, Afgan sınırında bulunuyor. Kendi özel yönetimi bulunuyor. Velhasıl ilginç bir bölge.