GEŞTALT KURAMI

(Wertheimer, Köhler ve Koffka)

Gestalt Kuramı, 20. yüzyılda Almanya’da, Gestalt psikolojisi adı altında psişik olayları değişik bir açıdan ele alan yeni bir görüş olarak ortaya çıkmıştır [3]. Geştalt kuramının ortaya çıkışı olarak Max Wertheimer’in (1880-1943) 1912 tarihli 104 sayfalık makalesi [1] kabul edilir [2]. Bu makalenin ismi ‘Hareketin Görülmesi Üzerine Deneysel Çalışmalar’dır. Bu makalesine, hem o dönem sinema açısından bilinen hem de psikolojinin deneysel laboratuvarlarında tespit edilmiş olan, “zahiri hareket” meselesini ele alır. Fakat Wertheimer’ın bu zaten bilinen fenomeni ele alışında bariz bir fark vardır. Daha önceki araştırmacılar bu etkiyi türlü farklı uyaranlarla (ışık, obje vb.) ve türlü farklı araçlarla (stroboskopik gösterim, takistoskopik gösterim) göstermiş olmasından farklı olarak Wertheimer hareketi görmenin deneyimsel tarafına odaklanmıştır [2].

Wertheimer’in yukarıda bahsettiğimiz makalede sunduğu Phi Fenomeni, tekrarlayacak olursak sabit olan nesnelerin belli bir aralıkta ve hızlı bir biçimde sunulması sonucunda oluşan, gerçekte olmayan hareket algısıdır. Arka arkaya gelen resim ya da ışık noktaları bir birim olarak algılanır. Bu olgu, sinemada art arda gösterilen karelerin veya yanıp sönen ışıklı panolardaki yazıların hareket ediyormuş algısı oluşturmasını açıklar.

Geştalt kuramı, davranışçıların ve Strüktürcülerin atomcu görüşüne bir tepki hareketi olarak gelişme göstermiştir. Almanya’da doğan Geştalt kuramı ilerleyen aşamalarda Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar yayıldı [3]. Bu yayılmada Nazi Almanya’sından Amerika’ya kaçan bilim adamlarının da etkisi büyüktür.

Geştalt kelimesinin Türkçe’de tam anlamıyla bir karşılığı bulunmamaktadır. Dilimizde “bütüncül” olarak kullanılmaktadır. Geştalt psikolojisi kaotik bir dünyada anlamlı bir algıya sahip olmanın temelinde hangi kanunların olduğunu anlamaya çalışan bir kavram, fikir, görüştür.

Bu kurama göre bütün, parçaların toplamından farklı bir anlam ifade etmektedir. Aynı zamanda birey, bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. Geştalt psikolojisi, belirli bir uyarıcıların nasıl gruplanacağını, yapılandıracağını ve yorumlanacağını belirleyen uyarıcı değişkenleri tanımlamışlardır.

Gerek davranışçı gerek yapısalcı psikolojinin, psikolojik olguları parçalarına ayırıp incelemeyi amaçlayan ortak yaklaşımını yadsıyan Gestaltçılar, algılamanın bir bütün olarak kendine özgü bir dinamiği olduğunu vurgulamış, algılanan bütünün, parçalarının toplamından nitel olarak farklılığına büyük önem vererek, bu savlarını kanıtlayacak yeni tür deneyler gerçekleştirmişlerdi. Bir yandan yapısalcı psikolojinin, bilincin geçmişteki deneyimlerle zenginleşen içeriğinin iç gözlem yöntemleriyle incelenerek öğelerinin bulunabileceği savma, öte yandan davranışçılığın, bilinci tümüyle yadsıyan mekanik görüşüne karşı çıkıyorlardı. Bu bağlamda algılamanın (ve bilincin), uyaranların birbirleriyle ilişkileri sonucu kendiliğinden ortaya çıkan dinamiğini vurgulamaktaydılar [10].

Geştalt ekolünün kurucuları arasında Wertheimer’in yanı sıra Wolfgang Köhler (1887-1967) ve Kurt Koffka (1886-1941) da vardır. Üçünün önemli ortak yanı, fenomenolojik felsefeci ve psikolog olan ve bu iki alanı ses ve özellikle müziğin algısı üzerinden birleştirmeyi başaran Carl Stumpf’tan yararlanmalarıdır.

Gestalt psikologları yaşantı ve beyin etkileşimine ilişkin farklı ve birbirini bütünleyen teoriler geliştirmişlerdir. Bunları algıda Değişmezlik, Algıda Seçicilik ve Algısal Örgütlenme olarak üç grup halinde verebiliriz. Bir kez algılanan nesnelerin şekilleri, renkleri, büyüklükleri değiştiği halde, organizma o nesneleri hep aynı biçimde algılar. Nesneleri değişik ortam ve şartlarda yine aynı şekilde algılama eğilimine algıda değişmezlik denir. Algı bir seçim sürecidir. Seçici dikkat sürecinde dış dünyada olup bitenler uyarıcılar aracılığı ile algılanır. Ancak bu uyarıcıların özelliklerine göre dikkat çekmesi ve algılanması farklıdır. Uyarıcının renkli, hareketli veya ışıklı olması hemen dikkatimizi çeker, örneğin ışıltılı reklam panoları, yüksek volümlü müzikler buna örnek gösterebilir. Ayrıca kişinin ilgi alanı da algıda seçicilik oluşturmaktadır (aç olan birisinin yemek kokusunu algılaması gibi) [12]. Algılanan uyarıcıların zihinde tek tek değil de anlamlı bütünler halinde örgütlenerek kavranmasına algıda örgütlenme denir [13]. Algıda örgütlenmenin çeşitleri Geştalt İlkeleri başlığının altında detaylarıyla birlikte verilmiştir.

GEŞTALT İLKELERİ

Gestalt kuramının ilkeleri Wertheimer, Köhler ve Koffka tarafından geliştirilmiştir [4]. Başka bir deyişle Geştalt kuramı yukarıda saydığımız bilim insanları tarafından geliştirilmiştir diyebiliriz. Geştalt ilkeleri aşağıda verilmiştir.

  • Şekil-Zemin İlişkisi

Algıda seçicilik kuramına göre insan algılama sistemi şekil ve zemin arasında bir ayırım yapar, dikkatin yoğunlaştığı kısım şekil, diğer yüzeyler zemindir. Şekil, dikkatin üstünde odaklaştığı, zemin ise şeklin gerisinde, dikkat edilmeyen, algı alanına girmeyen kısımdır. Bu yüzden şekil ve zemin mutlak kavramlar değildir ve dikkatin yoğunlaştığı noktaya göre şekil ve zemin değişir.

Şekil, zeminden daha dikkat çekici olmakla birlikte bazı durumlarda şekil ve zeminin birbiriyle yer değiştirdiği, hangisinin şekil hangisinin zemin olduğuna karar verilemediği durumlar ortaya çıkabilir. Ancak aynı anda her ikisi de şekil olarak algılanamaz [5]. Aşağıda buna güzel bir örnek verilmiştir.

  • Yakınlık İlkesi

Bu ilkeye göre insanlar çeşitli nesneleri algılarken birbirine yakın olanları grup oluşturarak algılarlar. Bu ilke günlük hayatta sık sık reklam amblemlerinde, olayın ilişkili yönünü vurgulamak için kullanılır [9].

  • Benzerlik İlkesi

Bu ilkeye göre eğer parçalar birbirine benziyorsa, bu çeşitli parçalar algısal olarak birbirleriyle gruplaşır. Bu benzerlik; şekil, renk, gölgelendirme ya da bu gibi diğer özelliklerle meydana gelebilir. Algı sıraları benzerlik ilkesinden kaynaklanır [9].

  • Tamamlama İlkesi

Duyusal olarak eksik girdi içeren uyarıcıların tam olarak algılanması durumudur. Örneğin bir fotoğraftaki kişiyi tanımak için fotoğrafın yarısını görmek yeterli olur. Zihnimiz geriye kalan eksik parçaları tamamlamaktadır. Yani organizma, bütünlük oluşturan bütün simetrik şekillere, özetle sağlam bir “Gestalta” ulaşmayı amaç edinir [9].

  • Süreklilik İlkesi

Belirli bir yönde ilerleyen uyarıcılar bir bütün olarak algılanır. Aynı yönde giden noktalar, çizgiler gibi birimler birlikte gruplanarak algılanma eğilimindedir. Örneğin, ütüden çıkıp prize giden kablo izlenerek anlaşılır [5].

  • Basitlik İlkesi

Organizma, karmaşık, zor olaylar yerine daha basit ve düzenli olanı algılama eğilimindedir. Basit, düzenli bir şekilde organize edilmiş şekiller karmaşık olanlardan daha kolay algılanır. Oldukça karmaşık bir yapıya sahip bir problemin daha kolay ve tek boyutlu probleme göre algılanması daha zordur. Geştalt kuramına göre, bizim sadece şekilleri değil, aynı zamanda yaşadığımız olayları algılayışımız da bu ilkelere göre gerçekleşir. Böylelikle bu durum psikoanalitik, varoluşu ve Geştalt kuramları ile bezenmiş bir terapi yöntemine de zemin oluşturur [6].

Psikaanaliz kuramının bilinçaltı ve bilinç arası ilişkileri, psikoseksüel gelişimi ve bunların hayatlarında karşılaştıkları durumlar arasındaki dinamik ilişkiyi konu alır. Varoluşçu felsefe boyutunda kişinin kendini varlık olarak ortaya koyuşu ve kabul edişi incelenir. Geştalt psikolojisinin temelini oluşturan algılama biçimi ve değerlendirme süreçleri, bütünü parçalardan ayırarak değerlendirebilme kavramı terapiyi oluşturan önemli etmendir. Geştalt terapisinin birincil amacı, kişinin toplumla ve yaşadığı çevre ile bütünleşmesini sağlayabilmektir [6].

  • Simetri İlkesi

Bu ilkeye göre akıl nesneleri simetrik olarak ve bir merkez noktası etrafında şekillendirerek algılar. Nesneleri eşit sayıda simetrik olarak bölmek algısal olarak memnuniyet vericidir. Sonuç olarak birbirine bağlı olmayan iki simetrik parça olduğunda akıl algısal olarak uyumlu bir şekil oluşturmak için onları birleştirir. Birleşik simetrik nesne oluşturmak için grup olan nesneler simetrik nesneler arasındaki benzerliği arttırabilir. Örneğin, alttaki resim simetri ilkesinin bir gösterimidir. Bu gösterimde köşeli ve kıvrımlı parantez görmekteyiz. Bizler bu şekli algıladığımızda altı ayrı parantez yerine bu ilkeyi kanıtlar nitelikte üç simetrik parantez çifti görme eğilimindeyiz [8].

  • Ortak Kader İlkesi

Wertheimer 1912 makalesindeki gibi bu makalede de hareket halindeki uyaranlarda hareketten doğan gruplamaya dair kısa bir tespitte bulunur. Birlikte eş zamanlı hareket eden noktaların gruplanacağını ve şekil oluşturacağını belirtir, onun dışında ayrıntıya girmez. Bu etkinin işitsel alanda, hele ki müzikteki varlığı iyi bilinir ve günümüzde, tüm diğer Geştalt gruplama ilkeleriyle birlikte belki de en iyi şekilde Albert S. Bregman (1994) tarafından incelenmiştir [2].

  • Devamlılık İlkesi

Devamlılık İlkesi, nesnelerin parçalarının bir grup oluşturuyormuş gibi algılanma eğiliminde olduğunu ve bu sebeple bir nesnenin parçalarının, yan yana konumlandırıldıkları durumda algısal bütünlük yarattıklarını belirtir. İki nesnenin kesişmeleri durumunda, bireyler bu iki nesneyi iki ayrı bölünmemiş nesne şeklinde algılarlar. Uyarıcılar, kesişime rağmen ayrı görünmeyi sürdürürler. Keskin ve net yön değişimleri olan nesneleri grup olarak görüp tek bir nesne olarak daha az algılama eğilimindeyizdir [9].

  • İyi Geştalt İlkesi (Prägnanz İlkesi)

Eğer bir nesnenin parçaları düzenli, yalın ve sıralı bir örüntü oluşturuyorlarsa grup oluşturuyorlarmış gibi algılanırlar. Bu yasadan çıkarılabilecek şey şudur: Bireyler dünyayı algılarken karmaşık ve yabancı olanı ortadan kaldırırlar ki gerçekliği en yalın haliye gözlemleyebilsinler. Konu dışı uyarıcıları dikkate almamak aklın çevresini anlamlandırmasına yardımcı olur. Algılama sırasında yaratılan bu anlam, zihnin konumsal ilişkilerden üstün tuttuğu evrensel düzen unsurlarının yardımıyladır. İyi Gestalt İlkesi, tüm gestalt teorisinin temeli olan netlik fikrine odaklanır. Bu yasa aynı zamanda Prägnanz İlkesi olarak da adlandırılır. Prägnanz, direkt olarak “özlülük” anlamına gelen Almanca bir kelimedir ve belirginlik, netlik ve düzenlilik anlamlarını taşır [7].

1923 makalesinde Wertheimer “prägnant” kökünü içeren sözcükleri birçok yerde kullanır ancak makalesinin beşinci bölümünün bir nevi başlığıdır. Bu bölümde örneğin bir kişiye çok kısa, takistoskopik bir gösterimle kusurlu bir çember gösterildiğinde, eğer sapma çok büyük değilse, kişinin bunu fark etmediğinden, öte yandan normal süreli bir gösterimde en hafif sapmanın bile hemen “hissedildiği” ve sonra tespit edilebildiğinden bahseder. Makalenin diğer kısımlarında da keza, daha “prägnant” diye tabir ettiği şeyler hep daha kararlı, daha “iyi” formlardır [2].

Burada önemli olan basitlikten çok kararlılıktır. “Prägnanz” ilkesini ayrı bir ilke olarak görmeyen görüşler de vardır. Buna göre iki anlamda kullanılmaktadır. Bir anlamı “Ausgezeichnetheit” (“tekillik”), ki bu şekil-zemin ilişkisinde şekillere dair bir tanımlamadır ve şekiller arasında farklı belirginlik derecelerine işaret eder. Bir diğer anlamı ise bir uyarana bakıldığında o tekil şeklin veya şekillerin belirleme eğilimi, sürecidir. Wertheimer ve diğer Geştalt kuramcıları açısından önemli olan, bu şekil görme dinamizminin keyfi değil belirli bir “kanunilik” içinde gerçekleştiğidir. Hatta Köhler “Prägnanz” tabirini kullanmayı çok tercih etmez ve onun yerine bu dinamizme işaret ederken sıkça fizikteki “kendinden düzenlenen” tabirini kullanır. Koffka ise Prägnanz’ı diğer ilkelerle birlikte, yani onlar gibi bir ilke olarak ele alır. Koffka’nın Prägnanz oluşumuna dair çarpıcı bir örneği aşağıda verilmiştir.

Katılımcıya ilk önce yalnızca a şekli sunulduğunda kişi bunu ağırlıklı olarak iki boyutlu bir şekil olarak algılar, yani kararlı olan görüntü iki boyutlu olan görüntüdür. Ancak kişiye b ve hele ki c şekli sunulduğu an a’daki şekle tekrar baktığında istemsiz olarak birden şeklin üç boyutlu hali belirir. Bu ayrıca, Wertheimer’ın da önemle üstünde durduğu, uyaranların geliş şekli ve birbirini etkileyiş biçimine dair önemli bir bulgudur. Şekiller a’dan c’ye gösterildiğinde hem a hem b, öte yandan c’den a’ya gösterildiğinde yine hem a hem b farklı bir “Geştalt” olarak algılanacaktır. İlkinde özellikle a ve büyük olasılıkla b’nin algılanışı iki boyutlu, diğerinde ise b ve hatta a’nın algılanışı üç boyutlu olarak değişecektir. Ardından okuyucu ara ara a şekline baktığında artık kararlı olmayan bir iki- bir üçboyutlu görünen, “git-gel”li bir form görecektir [2].

  • Geçmiş Deneyim İlkesi

Geçmiş Deneyim İlkesi’ne göre bazı koşullarda görsel uyarıcılar geçmiş deneyimlere göre kategorize edilir. Eğer iki nesne mekânsal yakınlık içinde veya küçük zaman aralıklarında birlikte gözlemlenmişlerse bu nesnelerin birlikte algılanma ihtimali yüksektir. Örnek olarak, İngilizce dili belirli kurallarla bir araya gelerek kelimeler oluşturan 26 harften oluşur. Eğer bir insan daha önce hiç görmediği İngilizce bir kelimeyi okursa, yan yana gelen “L” ve “I” harflerini Tamamlama İlkesini kullanarak bir araya getirip büyük harfle yazılmış U olarak algılamak yerine, Geçmiş Deneyim İlkesine dayanarak onları iki farklı harf olarak algılar [8].

Gestalt gruplama ilkeleri son zamanlarda bilimsel değerlendirmenin görsel korteksin kortikal algoritmalar kullanılarak incelenmesi yolu gibi modern yöntemlerine tabii tutulmuştur. Şimdiki Gestalt psikologları, nesnelerin fiziksel görsel temsilleri ve bireyin kendi algısıyla ilgili raporları arasında korelasyonlar gösteren araştırmalarını, görmenin yasaları olarak tanımlıyorlar [8].

PSİKOLOJİDE GEŞTALT YAKLAŞIMLARI

Geştalt psikologları, problemlere bütünsel olarak yaklaşmayı önemli bulurlar. Max Wertheirmer, düşünmenin iki yolla olduğunu düşünürdü: Üretici ve tekrarlayıcı. Üretici Düşünme şekli bir problemi içgüdü ile çözmeyle olur. Durumlara ve çevresel etkileşimlere hızlı, içgüdüsel ve planlanmamış karşılıklar verme durumudur. Tekrarlayıcı Düşünme şeklinde problem çözümü önceki deneyimlere ve bilgi birikimine dayalı gerçekleşir (1945/1959). Bu çok yaygın bir düşünme biçimidir. Örnek olarak, bir insana birkaç bilgi kesiti verildiğinde, bu kişi daha önceki bilgilerini kullanarak incelikli bir şekilde bu parçaların aralarındaki ilişkiyi inceler; amaçlarını, konseptlerini ve bütünlüklerini analiz eder ve bir aydınlanmaya ulaşır. Bu durumda, anlama, tekrarlayıcı düşünme şeklini kullanarak, isteyerek olur [8].

Bulanık İzler Teorisi: Bulanık İzler Teorisi, hafıza ve mantık yürütmenin ikili-işlem modeli olup aynı zamanda Geştalt Psikolojisinden türemiştir. Bulanık izler teorisi, bilginin iki ayrı izden/yoldan şifrelendiğini varsayar: Özel iz ve öz. Özel iz yoluyla saklanan bilgi hatıraların tam detaylarını içerirken (bir örüntünün parçaları gibi), öz yoluyla saklanan bilgi anlamsal ve kavramsaldır (örüntüyü algılama biçimimiz). Geştalt psikolojisinde görülen etkiler, bilgiyi öz şeklinde depolama yolumuzla alakalı olabilir [8].

GEŞTALT KURAMININ ÖĞRENME TÜRLERİ

  • Kavrama Yoluyla Öğrenme

Gestalt kuramının öncülerinden Köhler maymunlarla yapmış olduğu deneylerde karmaşık öğrenmelerin bazen kavrama yoluyla aniden oluştuğunu bulmuştur. Köhler yaptığı deneyde muzları kafese , maymunların normal yollarla ulaşamayacağı ancak yeni teknikler kullanarak alabilecekleri içinde yerleştirmiştir. Maymunlar birçok yol denedikten sonra en sonunda sandıkları üst üste koyarak muzları ulaşmayı başarmışlardır. Bu anlayışa göre birey problemin çözümünü bir süre düşündükten sonra bulunmaktadır. Problemin çözümü için gerekli bütün araç gereç ve yollar problem çözümleninceye kadar zihinde düşünülmektedir. Problemin çözümü aniden bulunduğunda ise problemin çözümü için gerekli iç görü kazanılmış olmaktadır [11].

  • Gizli (Örtük) Öğrenme

Algıda seçicilik, dikkatin dağılması, motivasyon yetersizliği gibi nedenlerle birçok bilgi farkında olmadan öğrenilir. Belirli bir konuda öğrenme gerçekleştirilirken, o konuyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili başa konular da öğrenilebilmektedir. Bir kitapta herhangi bir konu araştırılırken aşka konuların da öğrenilmiş olması. Nereden hatırlandığı belli olmayan bilgiler genellikle bu tür öğrenme içinde yer alır. Gizil öğrenme, bir bilinçaltı öğrenmedir. Organizma aslında öğrendiğinin farkında değildir. Çağrıldığı zaman veya pekiştirme aldığı zaman böyle bir öğrenmeye sahip olduğunu anlamaktadır. Bu öğrenmeler bir gün işimize yarayıncaya kadar performansa dönüşmemektedir. Gizil öğrenme sürecinde pekiştireçler öğrenmeyi sağlayan unsurlar değil, performansın ortaya çıkmasını sağlayan unsurlardır [11]. Gizli öğrenme bilişsel harita ve bilişsel senaryo olmak üzere iki çeşittir.

  • Bilişsel Harita

Canlıların fiziksel çevreleriyle ilgili olarak zihinlerinde oluşturduğu haritaya bilişsel harita denir. Bilişsel haritalar büyük oranda farkında olmadan zihinde oluşur. Dolaştığımız yolların, yerlerin özellikle amaçlanması bile farkında olmadan öğrenilmesidir. Örneğin birey ilk defa girdiği bir şehirde gideceği yönü belirlemede şaşırıp kalabilir. Çünkü henüz bu şehirle ilgili bilişsel harita oluşmamıştır. Zaten bu harita özel bir çaba harcamadan, kendiliğinden oluşur [11].

  • Bilişsel Senaryo

Organizma sosyal bir çevrede yer aldığında, bu çevredeki davranış biçimlerini, hareketleri farkında olmadan senaryolaştırır. Böylece nerede nasıl davranması gerektiğiyle ilgili bilgilere sahip olur. Uzun süreli bellekteki işlemsel hafıza bilgileri bilişsel senaryo olarak açıklanır. Bu senaryolar bilinçli ve amaçlı bir şekilde öğrenilmezler. Örneğin bir otobüste yolculuk yapmanın ya da bir lokantada yemek yemenin zihinde mevcut senaryosu vardır [11].

KAYNAKLAR

  1. Wertheimer, M. (1912). Experimentelle studien uber das sehen von bewegung. Zeitschrift fur psychologie, 61.
  2. Mungan, E. (2020). Geştalt Kuramı: Bir “Nazariye” nin Mazisi, Akameti ve Akıbeti.
  3. Gestalt Kuramı ve İlkeleri- https://www.iienstitu.com/blog/gestalt-kurami-ve-ilkeleri
  4. Geştalt Kuramı- http://materyaltasarimi.weebly.com/uploads/4/8/5/0/4850273 /h5__1_gestalt_kurami.pdf
  5. Geştalt Kuramı nedir?- http://bilgioloji.com/pages/sosyal/bilim/psikoloji/gestalt-kurami-nedir
  6. Gestalt Algı İlkeleri ve Gestalt Terapisi- backup.com.tr/blog/4665/gestalt-algi-ilkeleri-ve-gestalt-terapisi
  7. Geştalk İlkeleri Nedir?- https://sherpa.blog/sozluk/gestalt-ilkeleri-nedir
  8. Gestalt Psikolojisi- https://tr.wikipedia.org/wiki/Gestalt_psikolojisi
  9. Gestalt Kuramı Nedir? Gestalt İlkeleri Nelerdir?- https://miesofficial.com/blog/gestalt-kurami-nedir-ve-ilkeleri-nelerdir/#Yakinlik_Ilkesi
  10. Wolfgang Köhler ve Gestalt Yaklaşımı, İçgörü Nedir?  – felsefe.gen.tr/wolfgang-kohler-ve-gestalt-yaklasimi-icgoru-nedi
  11. İşaret Gestalt Kuramı Edward Chace Tolman- https://remcdbcrb.org/isaret-gestalt-kurami-amacli-davraniscilik-kurami-edward-chace-tolman/
  12. Gestalt Kuramı – https://tr.wikibooks.org/wiki/Gestalt_kuram%C4%B1
  13. AIgıda Örgütlenme (Organizasyon) – https://www.krkariyerrehberlik.com/psikol oji/aigi da-orgutlenme-organizasyon.aspx
Bugün 1, bugüne kadar toplam 1.188 kez ziyaret edildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir