DAVRANIŞÇI KURAMCILAR
Davranışçı öğrenme kuramına göre öğrenme; uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurma işlemi olarak tanımlanır. Davranışsal çıktıların öğrenmede kıymetli olduğunu belirtir ve bu yönüyle, öğrenmeyi bilginin zihinde yeniden organize edilmesi olarak değerlendiren davranışçı öğrenme kuramı bilişsel öğrenme kuramından ayrılır. Bu kuramın öncüleri arasında Watson, Pavlov, Skinner gibi önemli bilim insanları bulunur.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM KURAMLARININ ÖZELLİKLERİ
- Davranışçı yaklaşım kuramlarında temel ilke pekiştirilen davranışlar öğrenilir. Bu edimsel kuramın da temel ilkelerinden biridir.
- İçebakış yöntemi ve içgüdü gözlenemeyeceğinden reddedilir.
- Psikolojinin ya da öğrenmenin konusu sadece gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlardır.
- İnsan ve diğer canlılar arasında herhangi bir ayırım söz konusu değildir. Çünkü öğrenmenin kimyası aynıdır.
- Davranışçı yaklaşım kuramlarının temel felsefelerinden biri de J. Locke’un “boş levha” kavramıdır. Bu boş levha çevreden gelen uyarıcılarla doldurulur.
- Bilgi nesneldir ve bireyden bağımsız halde çevrede var olmaktadır.
- Öğrenmede pekiştirme, tekrar, yaparak yaşayarak öğrenme, etkin katılım söz konusudur.
- Organizma pasiftir.
- Davranışlar bütün değildir. Elementçi (parçacı) bir anlayışla çözümlenir.
- Alışkanlık ve fobiler kazanılır.
- Davranış bozukluklarının sebebi yanlış koşullanmalardır.
- Refleksler üzerinde etkilidir.
- Davranışçı yaklaşım kuramcıları olaylara bir realist gözüyle yaklaşmaktadır.
- Hayvanlar incelenerek insan öğrenmesini açıklamaya çalışır.
- Hemen hemen tüm davranışçı yaklaşım kuramcıları uyarıcı tepki bağının öğrenmede önemli bir faktör olduğuna inanır.
- Davranışçılar, öğrenmede dışsal faktörlerin etkin olduğundan bahsetmektedir.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMDA ÖĞRENME KURAMLARI
Davranışçı öğrenme kuramına göre; öğrenme veya diğer bir deyişle davranış edinimi, klasik ya da edimsel koşullanma ile gerçekleşebilir.
Klasik koşullanma, bir öğrenme mekanizmasıdır. Tarihsel olarak ilk ortaya konan öğrenme mekanizması klasik koşullamadır. Klasik koşullanma 1900’lerin başında köpeklerde sindirim ve salya salgılama konusunda deneyler yapan Rus fizyolog Ivan Pavlov tarafından neredeyse şans eseri keşfedilmiştir.
KLASİK KOŞULLANMA
Klasik koşullanma yoluyla öğrenmeye ilişkin bazı görüşler önceden de ortaya atılmış olmasına rağmen, bu konuda kapsamlı ve sistemli bir koşullanma modelini ilk kez ortaya koyan Rus bilim adamı Ivan Petrovich Pavlov olmuştur.
Köpeklerin farklı türdeki yiyeceklere farklı kıvamda salya salgıladığını öğrenen Pavlov, bu çalışmalar sırasında bir problem yaşar. Daha önceki deneysel oturumlarda yiyecek verilen köpeklerin, bu kez daha yiyecek gelmeden salya salgıladığını fark etmiştir.
Pavlov önce bunu deneysel bir hata kaynağı olarak görmüş ve hatta yiyeceğin geldiğini haber veren ipuçlarını ortadan kaldırarak yiyeceği köpeğin ağzına verme yollarını aramıştır.
Ancak daha sonra yiyeceği daha gördüğünde ya da yiyeceği getiren kişinin ayak seslerini duyduğunda salya salgılayan köpeğin bu davranışı bir refleks olarak görebileceğini ve bunu nesnel bir biçimde araştırabileceğini düşünmüş ve sistematik olarak klasik koşullama deneylerine başlamıştır.
Şekil-1’de gördüğünüz gibi bir düzenek, Pavlov’un hem ilk önceleri sindirimi çalıştığı hem daha sonraları klasik koşullamayı araştırdığı deneylerinde, köpeğin salgıladığı salyayı gözlemesine ve salya miktarını ölçmesine olanak veren bir düzenektir.
PAVLOW’UN DENEYİ
Doğal uyarıcı, organizmaların doğal olarak ve refleksel bir biçimde tepki verdikleri öğretilmemiş ve kalıtımsal olan uyarıcı demektir. Doğal tepki ise organizmanın bir uyarıcıya karşı gösterdiği doğal bir tepkidir. Tüm köpekler kendileri için doğal bir uyarıcı olan ete karşı doğal bir tepki vermektedirler. Köpeklerin doğal tepkisi ise salyalarıdır. Klasik koşullanmada ilk olarak köpeğe doğal uyarıcı olarak et verilir. Bu doğal uyarıcı karşısında köpek doğal tepkisini yani salyasını vermektedir. Pavlov ikinci adımda ise köpeğe doğal uyarıcı olan et verirken bunun yanında da yapay uyarıcı olan zili çalmaya başlamıştır. Bu durum bir süre devam edince, köpek zil çalınca kendisini et verileceğini öğrenmiş, yani bu duruma koşullanmıştır. Pavlov bir süre sonra köpeğine et vermeyip sadece zil çalmıştır ve köpeği tekrar salya tepkisi vermiştir. Böylece köpeklerin koşullanma yolu ile yapay uyarıcılara da tepki verdiğini saptamıştır.
Pavlov’un deneyinin üç aşaması vardır, şimdi bu aşamaları bir şema ile gösterelim.
Deney Öncesi
• ZİL →Tepki Yok…….Nötr uyarıcı
• ET → Tepki Var (Salya)……Doğal-Şartsız Tepki
Deney Aşaması
• ZİL + ET Salya Tepkisi
• ZİL + ET Salya Tepkisi
• ZİL + ET Salya Tepkisi
Deney Sonrası
• ZİL (Şartlı Uyarıcı) → Tepki Var (Salya)(Şartlı Tepki)
Deneyi özetlemek gerekir ise başlangıçta nötr olan uyarıcı koşullanma yolu ile şartlı uyarıcıya dönüştürme sürecine klasik koşullanma denebilir.
Pavlov’un deneyinden de anlaşıldığı gibi klasik koşullanmanın oluşması için aşağıdaki koşulların yerine gelmesi gerekmektedir.
- Şartsız uyarıcı, doğal bir uyarıcı olmalıdır.
- Şartsız uyarıcı ile şartsız tepki arasında bir bağ olmalıdır.
- Şartsız uyarı ile nötr-yapay uyarıcı bitişik verilerek eşleştirilmelidir.
- Uyarıcı-tepki bağı oluşmalı
Anlaşıldığı üzere insanlar da bazı davranışları klasik koşullanma yolu ile öğrenirler.
ÖRNEK:
Doktora gittiğinde beyaz önlüklü doktor tarafından iğne vurulan küçük Ömer’in okula başladığında beyaz önlük giyen öğretmeni gördüğünde de korkması, klasik koşullanmadır.
İlk defa otobüse bindiğinde midesi bulanan ve kusan Murtaza’nın daha sonra otobüsü uzaktan görünce midesinin kasılması, klasik koşullanmadır.
Annesi tarafından banyo yaptırılırken birkaç kez gözüne sabun kaçan bir bebek, annesinin elinde ne zaman banyo havlusunu görse ağlamaya başlamaktadır. Banyo havlusu, koşullanma yoluyla öğrenme sürecinde başlangıçta nötr uyarıcı iken, hiç tepki vermez iken ağlama tepkisini vermeyi öğrenmiştir. Bu durumda banyo havlusu koşullu uyarıcı olmuştur.
Klasik Koşullanma ve Bileşenleri
Klasik koşullanma olayını dört ana bileşende toplayabiliriz. Bu bileşenler koşulsuz ve koşullu uyaranlar ve koşulsuz ve koşullu tepkilerdir.
- Koşulsuz uyarıcı: Bu denek için zaten yeterince belirli ve anlamlı olan bir uyarıdır. Bu uyarı türüyle uyarının kendisinin bir tepki vermeye yeterlidir. Pavlov’un deneyinde koşulsuz uyarıcı yiyecek idi.
- Koşulsuz tepki: Bu deneğin koşulsuz uyarıcıya karşı verdiği yanıttır. Önceden bahsedilen deney şartlarında koşulsuz tepki köpeğin yiyeceği gördüğü zaman çıkardığı salyadır.
- Koşullu uyarıcı: Bu denek üzerinde kendi başına belirli bir reaksiyon oluşturmayan ilk nötr uyarıdır. Ancak koşulsuz uyarıyla çağrışım yapıldığında yeni bir reaksiyon oluşturmak için yeterlidir. Pavlov’un deneyinde bu uyarıcı ise zil sesidir.
- Koşullu tepki: Bu ise koşullu uyarı sunulduğunda verilen yanıttır. Pavlov deneyinde de zil sesini duyan köpeklerin çıkardığı salyadır.
İnsanın Öğrenmesi
Klasik koşullanma bu bileşenlerin etkileşimini kapsar. Koşulsuz uyarıcıyla birlikte nötr bir uyarı sunmak birçok durumda nötr uyarıyı koşullu uyarıya dönüştürür. Bu nedenden dolayı, koşullu uyarıcı koşulsuz tepkiye benzer bir koşullu tepki verir. Bu şekilde iki farklı uyarı arasında kurulan bağlantıya cevaben yeni bir öğrenme süreci ortaya çıkmıştır.
Klasik koşullanmayla ortaya çıkan bütün araştırmalar insanın öğrenme sürecine birçok yeni fikirler katmıştır. Bu deneyler sayesinde fobileri önceden tahmin edebilir ve yeni bir uyarıyla duygular arasında bağlantı kurabiliriz.
NÖTR UYARICI-ZİL
Normalde hiçbir tepki veya refleks eylemi açığa çıkarmayacak uyarıcıdır. Örnek: Zil sesi, bir renk, kürklü bir nesne
KOŞULSUZ UYARICI- YEMEK
Koşulsuz uyarıcı her zaman bir refleks eylemi açığa çıkartır. Örnek: Yemek
KOŞULSUZ (DOĞAL) TEPKİ- SALYA
Koşulsuz bir uyarıcıya verilen tepkidir. Doğal olarak ortaya çıkar.
Örnek: Yemek kokusu karşısında salya salgılamak, Yüzünüze hava üflendiğinde göz kıpmak, Bebeğin ürkme tepkisi
KOŞULLU UYARICI- ZİL
Normalde nötr uyarıcı olan uyarıcının koşulsuz uyarıcı ile birlikte verilmesi sonucu koşulsuz uyarıcının etkisini paylaşması sonrası koşullu hale gelen uyarıcıdır. Koşullu tepkinin ortaya çıkmasına neden olur.
KOŞULLU TEPKİ
Orijinal olarak koşullanmamış olan tepki, nötr uyarıcı tarafından açığa çıkartıldıktan sonra koşullu hale gelir.
KOŞULLAMA İLKELERİ
- Bitişiklik
- Habercilik
- Pekiştirme
- Sönme
- Kendiliğinden Geri Gelme
- Genelleme
- Ayırt etme
Bitişiklik:
- Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanlarının birbirine yakın olması önemlidir.
- Koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koşullama oluşur.
- Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesi durumuna “bitişiklik” adı verilmektedir.
Habercilik:
- Klasik koşullamanın meydana gelebilmesi için koşullu uyarıcının, kendisinden sonra koşulsuz uyarıcının geleceğine ilişkin haber verici olmalıdır.
- Yani önce ses (Koşullu uyarıcı) sonra et (Koşulsuz uyarıcı) verildiğinde koşullama meydana gelmektedir.
- Ses etin geleceğinin habercisi olmakta böylece köpeği sese koşullamak kolaylaşmaktadır.
- Tersi olduğunda ya hiç koşullama olmaz ya da çok zor gerçekleşir.
Koşullu uyarıcının ve koşulsuz uyarıcının veriliş sırasına göre:
- İleriye Koşullama
- Olumlu Habercilik
- Geriye Koşullama
- Olumsuz Habercilik oluşmaktadır.
Pekiştirme:
- Koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir.
- Koşulsuz tepkiyi (salya) meydana getiren koşulsuz uyarıcıya (et)=birincil pekiştireç
- Koşullu tepkiyi meydana getiren koşullu uyarıcıya (ses)= ikincil pekiştireç
- Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez.
Sönme:
- Koşullu uyarıcı (ses) tek başına koşullu tepkiyi (salya) meydana getirdikten sonra uzun süre koşulsuz uyarıcı (et) olmadan, koşullu uyarıcı (ses) tek başına verildiği zaman bir süre sonra koşullu tepkinin (salya) azaldığı ve yok olduğu görülür.
- Koşullu uyarıcının artık tek başına koşullu tepkiyi oluşturamamasına SÖNME denir.
Kendiliğinden Geri Gelme:
Koşullanma öğrenmesinde sönme oluştuktan sonra organizmanın beklenmedik bir anda koşullu uyarıcıya kendiliğinden yeniden tepki vermesi durumuna denir. Sönme, tepkinin tamamen yok olması anlamına gelmez çünkü mutlak unutma yoktur. Bu sadece uyarıcı tepki bağının kopması durumudur. Dolayısı ile de tepkinin geri gelmesi mümkündür, ancak kısa sürebilir.
- Örneğin Pavlov deneyini tamamladıktan sonra et verilmemesinden dolayı zil sesine tepki vermeyen köpeğin bir ara okulun önünden geçerken duyduğu zil sesine salya tepkisi vermesi.
Genelleme:
- Ses ve et yeterince birlikte verilerek ete karşı yapılan tepki (salya) tek başına ses verildiğinde de orijinal sese benzer farklı tonda seslere de aynı tepki gösterilmektedir.
- Verilen sesler orijinal sese ne kadar benzerse o derece tepki verilir ya da tepki azalır.
Ayırt Etme:
- Genellemenin tersi ayırt etmedir.
- Ayırt etmede, genellemenin tersine organizmanın koşullama sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir.
- Koşullu tepkinin, tek bir koşullu uyarıcıya karşı meydana gelmesidir.
KAYNAKLAR
- Klasik Koşullanma (https://tr.wikipedia.org/wiki/Klasik_ko%C5%9Fullanma)
- Klasik Koşullanmada Sönme ve Kendiliğinden Geri Gelme (https://www.felsefe.gen.tr/klasik-kosullanmada-sonme-ve-kendiliginden-geri-gelme)
- Klasik Koşullanma İlkeleri – http://www.kpsskonu.com/egitim-bilimleri/ogrenme-psikolojisi/klasik-kosullanma-ilkeleri/
- ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ II – https://itunesu-assets.itunes.apple.com/itunes-assets/CobaltPublic6/v4/8d/e0/88/8de088d4-ca11-2596-a40b-5579c88fccf5/332-6812712114552765894-_nite_12.pdf
- Klasik koşullanma ilkeleri (sönme-kendiliğinden geri gelme) – https://quizlet.com/tr/342496851/klasik-kosullanma-ilkeleri-sonme-kendiliginden-geri-gelme-flash-cards/
- ÖĞRENME – https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/41076/mod_resource/content/1/%C3%96%C4%9ERENME.ppt
- KLASİK KOŞULLANMA TEORİSİ – https://aklinizikesfedin.com/ivan-pavlov-ve-klasik-kosullanma-teorisi/
- DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMDA ÖĞRENME KURAMLARI-https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/537/mod_resource/content/2/11._hafta-Davranisci_Yaklasimda_Ogrenme_Kuramlari.pdf