Etiket arşivi: Almanya’nın siyasi birliğini sağlaması süreci

Almanya’nın siyasi birliğini sağlaması sürecini ve bu yeni gücün kıta Avrupa’sına etkisinin diğer devletleri de dikkate alınarak değerlendirilmesi

Almanya’nın siyasi birliğini tamamlamadan önceki dönemine baktığımızda, Orta Avrupa’da çoğu Roma Cermen İmparatorluğu’nun parçası olan, Almanca konuşan ve Habsburg Hanedanı’na bağlı 300’den fazla otorite bulunuyordu. Bölgede prensliklerden krallıklara, irili ufaklı yönetimler vardı. 1806 yılında Prusya (bölgedeki Alman Krallığı olan Prusya ve müttefik otoriteler) Napolyon komutasındaki Fransa tarafında işgal edildi. Rusya ile müttefik olarak savaşa giren Prusya savaşı kaybetti. Savaş neticesinde imzalanan Pressbury Barışı ile Kutsal Rome Cermen İmparatorluğu sona ermiş oldu.

Bir müddet Fransa’nın boyunduruğu altından kalan Alman halkları arasında milliyetçilik akımı baş göstermeye başladı. Zaten aynı dili konuşan bu devletler arasında yavaş yavaş tek bir devlet olma yolunda fikirler ortaya çıkmaya başladı. Napolyon’un 1812’de Ruslara karşı aldığı ağır sonuç Almanları tamamıyla uyandırdı diyebiliriz. Çünkü bir yandan fikri alt yapısı oluşan tek devlet düşüncesinin yanında bir yandan da Alman subaylarının Fransa’ya karşı bağlılıkları da azaldı. Bunun ardından Napolyon Alman devleti üzerine yürüyerek onları tekrardan hakimiyeti altına almak istedi. Avusturya, İsveç, Prusya, Rusya ve Saksonya’dan oluşan koalisyon güçleri Fransa’yı mağlup etti. Ren nehrinin batısına çekilen Napolyon’u tamamen bitirmek fikriyle harekete geçen Prusya ordusu ünlü Waterloo Savaşında mutlak bir galibiyet elde etti.

Bu sırada Orta Avrupa’daki Alman devletlerinin durumunu Avusturya İmparatorluğu hegemonyasındaki genişlemiş Prusya ve 38 diğer alman devleti olarak nitelendirebiliriz. Dolayısıyla 1815’te kurulan ve 1866 yılına kadar devam edecek olan bir federe Alman devletinden söz edebiliriz. Bölgedeki yapıyı birazda görselleştirmek istersek Avusturya gücü altında durumdan çok da memnun olmayan (hatta Avusturya ile birbirleriyle rekabet içerisinde bulunan) bir Prusya göz önüne getirilebilir. Bölgede yolların yeniden elden geçirilmesi, daha iyi yolların yapılması, su ve demiryolu taşımacılığı imkanlarının daha iyi hale getirilmesi gibi dolaylı sebepler neticesinde Almanlar arasındaki iletişim daha da arttı ve sonuçta bir olma fikri yavaş yavaş daha da anlam bulmaya başladı. Sık sık çatışma içerisine girilen Fransa ve İspanya’ya karşı beraber hareket etmeye başlandı. Alman devletleri arasında milliyetçilik giderek artmaya devam etti.

1848-49 yıllarında birleşme ve tek bir anayasa altına yönetilme düşüncesiyle çeşitli hareketler (ayaklanma, devrim, özgürlük) meydana gelmiştir. 49 yılında Frankfurt Meclisi ortak bir anayasa yapmayı başarsa da siyasi birlik verilebilecek birçok sebepten dolayı 1871 yılına kadar tam anlamıyla sağlanamamıştır.

Bu arada bölgedeki fiziki ve siyasi durumu düşündüğümüzde Avusturya ve Rusya’nın bölgedeki en önemli aktörlerden olduğunu da görebiliyoruz. Ayrıca 1815’teki Paris Anlaşmasıyla İngiltere, Rusya, Fransa ve Avusturya’nın oluşturduğu dört büyük güç tarafından dengelenmeye çalışılan Avrupa siyaseti Almanya ve İtalya’nın siyasi birliğini kazanma çabaları ile tamamen alt üst olabilirdi.

Bahsettiğimiz dört büyük gücün etkinlik alanlarına baktığımızda Fransa’nın (İtalya’daki devletçiklerle beraber) İberya yarımadası; Rusya Doğu Avrupa ve Balkanlar; Avusturya Orta Avrupa’nın çoğu ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun bulunduğu bölgeler; İngiltere’nin geri kalan yerler ve denizlerde dengeleyici olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla İtalya ve Almanların siyasi birliğini sağlamaları bütün dengeleri değiştirecektir. Bunun engellemek için Prusya önderliğinde bir Almanya yerine saydığımız dört büyük güç için, Avusturya hakimiyeti altında bir Almanya daha tercih edilebilir bir seçenektir.

Kırım Savaşı ve İkinci İtalyan Bağımsızlık Savaşı dört büyük devletin arasında problemleri ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu fırsatı iyi değerlendiren Prusya, siyasi ve askeri olarak giderek güçlenmiştir ve neticede bölgedeki hâkim Alman güç halini almıştır. Bu dönemde Prusya’nın başında Bismarck vardır ve doğrudan ve dolaylı yaptığı eylemler Almanları siyasi birliğe doğru götürecektir.

Bu dönemde Almanların siyasi ve askeri birliğini sağlamalarına altyapı hazırlayan üç temel olay meydana gelmiştir. Danimarka Kralı erken varis bırakmadan ölmüştür ve bu bölgeyi hakimiyet altına almak isteyen Prusya, Avusturya ile birlik olup savaşı kazanmış, kazanılan bölge ise aralarında pay edilmiştir. İkinci olay, İtalya’nın siyasi birliğini kurmasının ardından, Avusturya-Prusya Savaşı’nda bir müttefik kazanma fırsatının ortaya çıkmasıdır. Böylece İtalya ile Prusya müttefik olarak Avusturya ile savaşmıştır. Üçüncü olay ise Fransa’nın artan gücü nedeniyle endişe duydukları Prusya’ya savaş açmalarıdır (1871). Farklı dengeler neticesinde savaşı kazanan Prusya Bismarck önderliğinde 1871 yılında Alman siyasi ve askeri birliğini kurmuştur.

Fransızların burada aldıkları mağlubiyet ve kaybettikleri topraklar, ardından yine Fransızların bunun intikamını Birinci Dünya Savaşında almak istemeler ve neticede buna karşın Hitler Almanya’sının Fransa’yı işgali düşünülürse bahsettiğimiz olayların sonuçlarının halen görmekteyiz ve bence tarih adeta süregelen bir sanat gibi. Tarih aslında bugünümüzün sebebi. Yarın ise bugünün neticesi…