Yıllık arşivler: 2021

BASAMAKLI ÖĞRENME

Beş Basamaklı Öğrenme Stratejisi (BBÖS), Allosterik Öğrenme Modeli’nden esinlenerek geliştirilmiş bir stratejidir. Giordan (1995) tarafından geliştirilen modele göre, öğrenme öğrenenin zihinsel tasarımının dönüştürülmesi sonucu gerçekleşmektedir. Zihinsel tasarımın dönüşümü için, öncelikle öğrenenin öğrenilecek bilgi ya da beceri ile ilgilenmesi (niyetlilik-yönelme), onunla ilgili kaynaklarla buluşması (karşılaşmalar), onu kavraması ve ifade etmesi (modelleştirme) ve son olarak da bir sonuca vararak yeni bir zihinsel tasarım (bilgiyi yapılandırma) oluşturması gerekmektedir [3].

Basamaklı öğretim programı öğrencilerin farklı ilgi ve yetenek alanlarına, farklı öğrenme yollarına sahip olduğu düşüncesi ile C, B ve A basamaklarında belirlenmiş olan bilgi edinme, bilgileri farklı problem durumları üzerinde kullanma, analiz ve sentez yapma, eleştirel düşünme ve yaratıcı düşünme gibi etkinlikleri kullanarak görevler belirlemesi, uygulaması, değerlendirmesi ve bu görevleri başarması esasına dayanan bir öğretme – öğrenme düzeneğidir. Her bir görevin ve sorumluluğun belirli bir zamanda tamamlanması şarttır. Görevin zorluğuna göre, belirlenen bir puan değeri bulunur. Öğretmen dersi anlatan değil, öğrencileri araştırmaya sevk eden, onlara rehberlik eden bir görev üstlenmiştir [13].

Basamaklı öğretim Nunley tarafından geliştirilmiş ve Bloom Taksonomisindeki hedef aşamalarına ayrılmıştır. Bloom taksonomisini kullanmış olan öğrenci merkezli ve yapılandırmacı öğretime dayanan modern bir yaklaşımdır. Öğrencilerin sahip olduğu farkları dikkate alan ve öğrencilerin seviyelerini arttırmaya çalışan bir yaklaşımdır [1].

Aktif öğrenme yaklaşımında olduğu gibi öğrenciler bu yaklaşımda da öğrenmelerinin sorumluluğunu alırlar. Öğretmen burada rehber görevindedir [1].

Basamaklı öğretim, basitten karmaşığa, kolaydan zora düzenlenen 5 basamakta ve 3 düzeyde gerçekleşir [2].

ÖĞRENME BASAMAKLARI

  1. Basamak (Tanırım Basamağı):

Öğrencilere o derste veya ünitede kazanacakları hedef davranışlar sunulur ve bunların içinden istediklerini seçmeleri istenir [2]

2. Basamak (C Basamağı – Alt Düzey):

Öğretim programı A, B ve C düzeylerine ayrılır. C düzeyi öğrencilerin temel bilgileri öğrendikleri basamaktır [2]. (Bilişsel alanın bilgi ve kavrama basamaklarını içerir.)

3. Basamak (B Basamağı – Orta Düzey):

Kazanılan temel bilgilerin uygulandığı, farklı örnekler üzerinde kullanıldığı, öğrencilerin belirlenen görevleri yerine getirdiği basamaktır [2]. (Bilişsel alanın uygulama basamağını içerir.)

4. Basamak (A Basamağı – Üst Düzey):

Yaratıcı düşünme, eleştirel düşünme, etkin düşünme gibi üst düzey düşünme yollarının kullanıldığı, öğrencilerin başardıkları görevlerin sonuçlarını tartıştığı basamaktır [2]. (Bilişsel alanın analiz, sentez, değerlendirme basamaklarını içerir.)

5. Basamak (Dersin Değerlendirilmesi):

Öğretmen tarafından öğrencinin ortaya koyduğu ürünler dikkate alınır ve değerlendirilir. Derinlemesine bir görüşme yapılır [2].

ÖĞRENME DÜZEYLERİ

C BASAMAĞI ÖĞRENME

  • Öğrencilerin temel bilgileri öğrenmeleri, ilgi ve yeteneklerine uygun görevlerin belirlenmesi [2]
  • Bilgi ve kavrama basamağıdır.
  • Buradaki görevleri yapan ve konuyu öğrenen öğrenci bir üst basamağa geçer.
  • Teorik bilgiler verilir.
  • Bu basamaktaki konu başlıklarında öğrenciye seçim hakkı verilir.
  • Daha kolaydır, puansal getirisi daha azdır, süresi azdır [4].

B BASAMAĞI ÖĞRENME

Kazanılan temel bilgilerin uygulanması, seçilmesi, farklı örnekler üzerinde kullanılması / Öğrencilerin belirlediği görevleri yerine getirmesi [2]

  • Uygulama basamağıdır.
  • Pratik uygulamaların yapıldığı basamaktır.
  • Seçme hakkı vardır [4].

A BASAMAĞI ÖĞRENME

Yaratıcı düşünme, etkin düşünme, eleştirisel düşünme gibi üst düzey yolların kullanılması / öğrencilerin başardıkları görevlerin sonuçlarını tartışması [2]

  • Analiz, sentez ve değerlendirme basamağıdır.
  • Sonucu tartışma, analiz etme, değerlendirme yapma, karar bildirme ve görüş ortaya atma gibi şeyler bu basamakta yapılır.
  • En zor basamaktır, puansal getirisi daha fazladır ve daha fazla süre verilir [4].

KAYNAKLAR

  1. Basamaklı Öğretim – kpssbilimleri.com/basamakli-ogretim/
  2. Basamaklı Öğretim Modeli – https://egitimvaktim.com/basamakli-ogretim-modeli/
  3. pegem.net/Akademi/kongrebildiri_detay.aspx?id=116984
  4. Basamaklı Öğretim Modeli – http://xn--yenidnya-b6a.net/2020/05/07/basamakli-ogretim-modeli-nunley/
  5. İş Birliğine Dayalı Öğrenme ve Özellikleri – bilgiustam.com/is-birligine-dayali-ogrenme-ozellikleri/
  6. İş Birliğine Dayalı Öğrenmenin Faydaları – https://www.egitimpedia.com/is-birligine-dayali-ogrenmenin-faydalari
  7. İş Birliğine Dayalı Öğrenme (Kubaşık – Kooperatif Öğrenme) https://egitimbilimlerinotlari.com/tag/ogrenci-takimlari-basari-bolumleri-teknigi/
  8. Öğretim Stratejileri – http://docs.neu.edu.tr/staff/huseyin.bicen/ders2_9.pdf
  9. Öğretim Stratejileri Nelerdir? – https://www.egitimantolojisi.com/2019/08/ogretim-stratejileri-nelerdir.html
  10. Öğrenme – Öğretme Stratejisi – antalyaozelegitim.com/blog/psikolojik-degerlendirme-ve-danisma/ogrenme-ogretme-stratejisi.html
  11. Öğretim Stratejileri – https://remcdbcrb.org/ogretim-stratejileri/
  12. Öğretim Yöntem ve Teknikleri – https://tesakademi.net/wp-content/uploads/2018/11/4-%C3%96%C4%9ERET%C4%B0M-Y%C3%96NTEM-VE-TEKN%C4%B0KLER%C4%B0.pdf
  13. Basamaklı Öğretim Programı – Nunley – https://remcdbcrb.org/basamakli-ogretim-programi-modeli-nunley/
  14. Probleme Dayalı Öğrenme https://atauni.edu.tr/yuklemeler /0359b08bf756e461d605ce86b84b69f7.pdf
  15. Probleme Dayalı Öğrenim – pau.edu.tr/moe/tr/sayfa/probleme-dayali-ogrenim
  16. Tunç, B., Çiçek, Ö., Ergen, O., Çuhadar, G., Oğuz, A., & Pektaş, N. B. Ç. Probleme Dayalı Öğrenim: Nedir, Ne Değildir?
  17. Probleme Dayalı Öğretme Stratejisi Nedir? -fenciyim.com/ ?pnum=258&pt=Probleme+Dayalı+Öğretme+Stratejisi+Nedir%3F
  18. PROBLEME DAYALI ÖĞRENME (PDÖ) OTURUMLARI – https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/esene/107815/PD%C3%96%20oturumlar%C4%B1.pdf

OKULDA ÖĞRENME / KELLER PLANI / TAM ÖĞRENME

OKULDA ÖĞRENME MODELİ

Carrol tarafından geliştirilen bu modelin temel varsayımı ”her öğrenciye ihtiyaç duyulan zaman ve öğrenme olanakları veriliğinde, tüm öğrencilerin belirlenen öğrenme hedeflerine ulaşabileceğidir”. Carrol, modelinin öğelerini zaman kavramı ile açıklamıştır. Her öğrenci aynı düzeyde öğrenebilir ancak sınıfta ”hızlı ve yavaş öğrenen öğrenciler” vardır. Okulda öğrenme modelinde öğrenmeye ayrılan zamana özel bir önem verilmektedir. Modelin odak noktası ”öğrenme içim ne kadar zaman gerekir” biçiminde formüle edilebilir. Carrol’a göre öğrenme düzeyi; etkin olarak öğrenmede geçen zaman süresinin, öğrenme için gerekli olan zaman süresine oranının bir fonksiyonudur [11].

Okulda Öğrenme Modelinin 5 Temel Öğeleri aşağıda verilmiştir.

  • Sebat/Sabır: Öğrencilerin gönüllü olarak öğrenmeye harcadıkları zamandır.
  • Yetenek: Öğrencilerin bir konuyu öğrenebilmek için ihtiyaç duyduğu zaman miktarıdır.
  • Fırsat: Öğrenme için verilen zaman ve sunulan olanak miktarıdır.
  • Öğretimden Yararlanma Yeteneği: Öğrencinin belli bir öğrenme birimini anlayabilmesi için gerekli olan ön koşul öğrenmeler, sözel ve sayısal yetenekleri ve zamanı içermektedir. Öğrencinin yeni bilgiyi öğrenmesi için sahip olması gereken hazırbulunuşluk düzeyini ifade etmektedir. Hazırbulunuşluğa sahip öğrenciler, öğrenme birimini daha kısa sürede öğrenirler.
  • Öğretimin Niteliği: Öğretim hizmetinin yeteneğe bağlı olan sürenin dışında ek zaman gerektirmemesi öğretim hizmetinin niteliğini gösterir. Öğretim, yeteneğe bağlı olan sürenin dışında ek zaman gerektirmediği ölçüde nitelikli, gerektirdiği ölçüde niteliksizdir.

KELLER PLANI

Bu sistem bireyselleştirilmiş öğretim sistemi olarak da bilinir. Caroll’ın “Okulda Öğrenme Modeli” temel alınarak Keller tarafından geliştirilmiştir. Bir sınıfta yavaş ve hızlı öğrenen öğrenciler vardır. Sınıftaki öğrenci sayısı arttıkça öğrencilere ayrılan süre doğal olarak azalır. Ayrıca öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklarda sınıfın tamamının aynı anda öğrenmesini engellemektedir. Böyle bir sınıfta, bazı öğrenciler hemen, bazı öğrenciler daha geç ve bazı öğrenciler de hiç öğrenememektedir. Tüm bu oluşsuzlukların giderilebilmesi için öğretimin bireyselleştirilmesi gerekir. Çünkü her öğrencinin özel ders aldığı (öğretmen-öğrenci birebir) durumlarda öğrencinin başarısı da öğrenme düzeyi de yükselir. Bunu temel alarak öğretmenin de öğretimi mümkün olduğunca bireyselleştirmesi gereklidir. Bunun için sınıfta benzer özelliklere sahip olan 3-5 kişilik küçük homojen gruplar oluşturmalıdır. Bu gruplarda öğrenme, öğrencilerin etkin olduğu bir yapıya sahip olmalıdır. Öğretmenin rolü gruplara rehberlik etmektir. Bu tekniğe göre;

  • Her öğrencinin öğrenme hızı ve düzeyi kendine özgüdür,
  • Öğrenci merkezlidir,
  • Öğrenciler bireysel çalışmalar ve ödevler yaparlar,
  • Öğrenci öğretim etkinliğine aktif olarak katılır,
  • Gruplardaki öğrenciler nasıl öğreneceklerini kararlaştır ve sorumluluk alırlar,

Bu gruplardaki öğrencilerin bireysel gereksinimlerini karşılamaya dönük olarak, dönüşümlü günlük çalışma, becerileri geliştirme, planlı grup çalışması yapma ve düzey geliştirme çalışmaları gibi etkinlikler yapılabilir.

Bu teknikte herkesin tam öğrenmesi zorunlu olmasa da öğrencilerin bireysel özellikleri ve ihtiyaçlarına değer verilerek onlara özel bir çalışma süreci oluşturulduğundan geçme notu ya da başarı notu nispeten yüksek tutulmalıdır [12].

Sınırlılıkları aşağıda verilmiştir [14];

  • Aynı özelliklere sahip öğrenci grubu oluşturmak güçtür.
  • Öğrenciler zor ve karmaşık konuları tek başlarına öğrenemeyebilir.
  • Sınav zamanlarını bazı uygulamaları öğrenci inisiyatifine bırakmak gecikmelere neden olur.
  • Bireysel çalışmaya yatkın olmayan öğrenciler için uygun değildir.
  • Öğretmenden ders dinlemeye eğilimli ve sunuş yoluna yatkın öğrenciler gerekli verimi alamazlar.

Avantajları ise şu şekildedir [14];

  • Öğrenciler aktif bir şekilde öğrenmeye katılırlar.
  • Bireysel sorumluluğu geliştirir.
  • Bireysel farklılıklar dikkate alınır.
  • Aynı özelliklere sahip öğrencilerin bir araya getirilmesi öğretimde etki sağlar.
  • Yaparak- yaşayarak anlayarak ve araştırma yaparak öğrenmeyi sağlar.

TAM ÖĞRENME

Bloom Tam öğrenme modeli, Caroll’un Okulda öğrenme modeli geliştirilerek elde edilen okulda öğrenmeyi temel alan eğitim modelidir.

Bloom tarafından bulunan bu modelde farklı şekilde öğrenme hızlarına sahip olan öğrenciler vardır. Tam öğrenme modelinde kilit kelimelerden birisi farklı öğrenme hızlarına sahip öğrencilerdir. Tam öğrenme modeline göre gerekli ortam ve uygun bir düzen oluşturulursa tüm öğrenciler öğrenebilir. Bu modele göre öğrencilere öğrenmek için gerekli olan zaman ve imkân mutlaka sunulmalıdır.

Bloom Tam Öğrenme Modeli, öğrencilerin öğrenme gücünü arttırmayı hedeflemekte ve daha hızlı bir şekilde öğrenebilmeleri için imkanların yaratılmasını savunmaktadır. Tam öğrenme modeline bağlı olarak daha hızlı düzeyde öğrenen öğrenciler bulunur. Yavaş öğrenen öğrencilere gerekli olan imkan sunulduğu takdirde diğer öğrencilerin yakalamış olduğu düzeyi yakalayabilirler. Bu nedenle bütün öğrencilere gerekli olan öğrenme hizmetlerinin sunulması şarttır. Çünkü her öğrencinin aynı öğrenme hızına sahip olması mümkün değildir.

Bu modele bağlı olarak öğrenme düzeyinde değişikliğin olması için iki değişken bulunur. Bu değişkenlerden ilki öğrencinin davranışlarıdır. İkincisi ise öğrenme hizmetinin kalitesidir. Bu iki değişkende doğrudan öğrenme düzeyine etki eden durumlar arasında bulunur. Bu iki değişken eğitim hayatı boyunca doğru bir şekilde kontrol edilebilirse, öğrenme düzeyinin istenilen düzeye getirilmesi söz konusu bir hale gelmiş olur. Tam öğrenme modelinde özellikle bazı davranışların öğrenmenin hızını arttırdığı ve daha basit bir hale çektiği tespit edilmiştir. Materyallerden yararlanma, aritmetik işlem yapma, düzenli tekrar yapma, yorum yapma gibi çeşitli çalışmalar öğrenme hızını arttırarak alınan bilgilerin daha kalıcı olmasını sağlamaktadır.

Bloom öğrenci giriş özelliklerini iki farklı türde incelemeye alınmıştır. Duyuşsal giriş ve bilişsel giriş bu özellikler arasında bulunur. Öğretim sürecinin başında bu süreç içinde kazandırılacak davranışların öğretildiği boyut bilişsel faktörler olarak ele alınır. Öğretim süresi boyunca öğrenilen konuya dair öğrencinin ilgi ve motivasyonu ise duyuşsal giriş olarak adlandırılmaktadır.

Tam öğrenme modelinin diğer değişkeni ise öğretim hizmetinin sahip olduğu özelliklerdir. Öğrenme süreci içinde öğrenciye çok fazla görev düşse de, öğretim hizmetinin kalitesi de aynı ölçüde önemli durumlardan biri olarak bilinir. Bu modele bağlı olarak öğrenme süreci içinde öğretmenler tarafından ipuçları, dönüt gibi geri dönütler sağlanmalıdır. Bu sayede öğretim süresi çok daha basit bir hale çekilerek, öğretimin daha kolay bir hale getirilmesi sağlanmış olur.

Öğrenme hizmetinin kalitesi öğrencinin kısa yoldan motivasyonunun artmasını sağlarken, öğrencinin gizli özelliklerinin de görülmesini kolaylaştırır. Öğrenme sürecinin sonunda tam olarak istenen öğrenme düzeyine ulaşılamamışsa, mutlaka öğrencilere ek zaman tanınmalıdır. Tam öğrenme modeline göre bütün öğrencilerin eşit düzeyde öğrenmeleri gerekir. Eşit öğrenim düzeyi tamamlanmadığı müddetçe, diğer öğrenme sürecine geçilmemelidir [13].

Öğretim hizmetinin niteliği tam öğrenme modelinin en önemli kavramlarından biridir. Öğrenmeyi etkileyecek olan dört farklı temel kavramı kapsar. Bilindiği üzere öğrenme ve öğretme sürecine bağlı olarak çeşitli konular bu durumlara doğrudan etki etmektedir. Ancak bu çeşitli faktörlerin öğrenmeye etkisi tek başına oldukça azdır. Bu konuların her birini kontrol altına almayı öğrenmek ve buna bağlı olarak öğrenme düzeyini arttırmaya çalışmak oldukça zor konulardan biridir. Bu nedenle Bloom, öğretme süreci içinde öğrenme düzeyini daha iyi bir hale çekmek için daha az sayıda faktörü gündeme almaya özen göstermiştir. Bu az sayıda faktör üzerinden öğrenme verimliliğini arttırmak daha kolay bir şekilde yapılabilir. Öğretim hizmetinin niteliği konusunda en fazla ön plana çıkan kavramlar ise ipuçları, pekiştirme, dönüt ve katılımdır.

Öğrenme süreci içinde öğrencinin tam olarak neyi öğreneceğini ve bunları nasıl öğrenebileceğine dair verilen mesajların tümünü kapsar. Bu mesajlar yazılı olabileceği gibi aynı zamanda sözlü de olabilmektedir. İpuçları öğrenme döneminin içinde öğrencinin başarısına etki edebilmektedir. Ancak tek başına yeterli olmayıp öğrencinin motivasyonuna, gelişim düzeyine de uygun şekilde tasarlanmış olması gerekir.

Tam öğrenme modelindeki yapılabilecek etkinlik örnekleri aşağıda verilmiştir [13].

  • Tekrar
  • Öğrenciyle birebir tekrar
  • Küçük öğrenci grubuyla tekrar
  • Yardımcı kitaplarla tekrar
  • Eğitsel oyunlarla tekrar
  • Etütle tekrar
  • Programlı eğitimle tekrar

Tam Öğrenme Modelinde İzlenecek Adımlar aşağıda verilmiştir.

  • Dersin öncesinde hedefe bağlı olarak ayrıntılı bir analiz ve plan yapılır.
  • Ders başlarken giriş davranışları testinden yararlanarak öğrencilerin tutumları ve ön bilgileri araştırılır. Bu test öğrencilerin eksikliklerinin tespit edilmesini ve öğrenme düzeyini ortaya çıkarmak amacıyla yapılır. Not vermek amacıyla yapılmayıp, sadece öğrencilerin bilgi düzeyi test edilir.
  • Test sonucuna bağlı olarak tespit edilen eksik bilgilerin tamamlanması sağlanır. Buna bağlı olarak olumsuz tutumların iyileştirilmesine yönelik adım atılır.
  • Öğrencilerin aktif katılımını sağlayarak derse başlanır.
  • İşlenen dersle alakalı olarak izleme testi uygulanır.
  • İzleme testinin sonucuna bağlı olarak öğrenemeyen öğrencilere tamamlayıcı yönde etkinlik uygulanır. Öğrenen öğrencilere ise ek etkinliğin uygulanması söz konusu olur.
  • Tamamlama etkinliğinin sonucuna göre, üniteyi öğrencilerden en az yüzde 70’i öğrenirse ünite bitirilmiş olur.

KAYNAKLAR

  1. Çoklu Zekâ Kuramı- asamakres.com/index.php/egitim-programi/gunluk/10-kurumsal/18-coklu-zeka-kurami
  2. Çoklu Zekâ Kuramı- montessoridunyasi.com/coklu-zeka-kurami-2/
  3. Sözel ve Dilsel Zeka – http://www.suanaokulu.com.tr/tr/okul/egitim-programi/sozel-ve-dilsel-zeka
  4. ÇOKLU ZEKÂ KURAMI VE ZEKÂ TÜRLERİ – https://www.ment alup.net/blog/coklu-zeka-kurami-ve-zeka-turleri
  5. Görsel Uzamsal Zeka – https://www.bizimkolej.com/blog/gorsel-uzamsal-zeka
  6. Bedensel Kinestetik Zeka Nedir, Geliştirme Yolları – mentalup.net/blog/bedensel-kinestetik-zeka-nedir-nasil-gelistirilir
  7. Bedensel (Kinestetik) Zeka – https://cocukvezeka.wordpress.com/coklu-zeka-multiple-intelligences-mi/bedensel-kinestetik-zeka/
  8. Müziksel Ritmik Zeka Nedir, Nasıl Geliştirilir? – https://www.mentalup.net/blog/ muziksel-ritmik-zeka-nedir
  9. Kişiler Arası (Sosyal) Zeka – https://cocukvezeka.wordpress.com/coklu-zeka-multiple-intelligences-mi/kisiler-arasi-sosyal-zeka/
  10. Çoklu zeka ve türleri – serapduygulu.com.tr/makaleler/egitim/coklu-zeka-ve-turleri.html
  11. Okulda Öğrenme-Öğretme Modeli Nedir – https://okulda-ogrenme-ogretme-modeli.nedir.org
  12. Bireysel Öğretim Teknikleri – https://sites.google.com/view/ogretimyontemveteknikleri
  13. Bloom Tam Öğrenme Modeli – https://www.bilisimhocasi.com/bloom-tam-ogrenme-modeli
  14. Bireyselleştirilmiş Öğretim (Keller) – https://eksiegitim.blogspot.com/2017/11/b ireysellestirilmis-ogretim-keller.html

ÇOKLU ZEKÂ KURAMI

Gardner kuramı olarak da bilinen bu uygulamada Profesör Gardner, yankılar uyandıran, genel kabul gören ve popülaritesini devam ettiren kuramıyla insan potansiyelinin gizine ve bireylerin benzersizliğine bakış vizyonunu değiştirdi. Gardner, psikologlarca 20. yy. başlarında ortaya konan ve 20. yy. sonlarına kadar uygulana gelen bireydeki tek zekâ “IQ” durumuna karşılık birçok zekâ alanları ve yetiler bileşiminin var olduğunu, bunlarında geleneksel kalıplaşmış sınavlar ile ölçülemeyeceğini bireylerin sadece yetenekli oldukları bir alanda uzmanlaşmaları yerine sahip oldukları çoklu zekâ (dilsel, mantıksal, uzamsal, müzikal, bedensel, sosyal, öze dönük, doğa ve moral zekâ) alanlarında bireylerin uygun ve kapsamlı eğitimlerle geliştirilmelerini, teşvik edilmelerini sağlamaktadır [1].

Gardner kuramının temelinde, biyolojik ve kültürel boyutların yer aldığını savunmaktadır. Değişik öğrenme türlerinin, beynin değişik bölgelerinde gerçekleştiğini düşünmektedir. Kültürlerin değer verdiği zekâ türlerinin ve davranış biçimlerinin daha çok geliştiğini ileri sürmektedir [2].

Gardner, her zekanın bireylerde doğuştan var olduğunu; ancak çeşitli faktörlerden dolayı bu zekaların bazıları çok gelişirken, bazıları ise gelişememekte ya da yeterince gelişmemektedir. Bu faktörler:

  1. Tarihsel- kültürel etkenler
  2. Durumsal etkenler
  3. Coğrafi etkenler
  4. Kaynaklara ulaşma şansı
  5. Ailesel etkenler

Çoklu zekâ önce 7 zekâ tanımı olarak belirlenmiş ancak 1995 yılında bir zekâ türü daha eklenerek 8 farklı zekâ olarak tanımlanmıştır. Gardner son yıllarda da 9. Zeka olarak ifade ettiği Varoluşçu Zeka üzerinde çalışmaktadır [10].

ZEKANIN SEKİZ TÜRÜ

Gardner, zekanın pek çok özelliği ve etkinliği kapsayan bir kavram olduğunu söyleyip sekiz türe ayırmıştır [2].

  • DİLSEL ZEKÂ

Dilsel zekaya sahip bireyler; dili tüm özelliklerine uygun bir biçimde aktif ve doğru kullanabilme, kelimelerle düşünebilme, kendini uygun biçimde ifade edebilme ve değerlendirebilme, kitap okuma (Öykü, roman, şiir), soyut düşünebilme, sembollerle ifade edileni anlayabilme becerilerine sahiptirler [3].

  • MATEMATİKSEL – MANTIKSAL ZEKÂ

Matematiksel zekâ, sayı ve sembolleri etkin kullanma, soyut kavramlar türetme ve mantık yürütebilme becerileriyle ilgilidir. Mantıksal-Matematiksel zekâ olarak da adlandırılır. Matematiksel zekâsı ön planda olan kişiler analitik düşünebilme konusunda iyidirler.

Parçaları bir araya getirip sonuç çıkarma, tümden gelim veya tüme varım konusunda başarılıdırlar. Muhakeme yeteneği, matematiksel zekânın bir parçasıdır. Matematiksel zekâ kişinin neden-sonuç ilişkisi kurabilmesini ve sağlam sorgularla, sağlıklı sonuçlar elde etmesini sağlar. Okullarda matematiksel zekâya hitap eden dersler, tıpkı sözel zekâ dersleri gibi ağırlıklıdır. Sayısal alanda, sayısal mesleklerde kendilerini kanıtlamış kişilerin matematiksel zekâsı ön plandadır [4].

  • GÖRSEL VE UZAMSAL ZEKÂ

Uzamsal zekânın temelinde görsel dünyayı düzgün bir şekilde algılamak, gerektiğinde bu algı üzerinde dönüşüm ve değişim yapabilmek, fiziksel uyarıcı ortamda olmasa da görsel deneyimi yeniden üretebilmek vardır. Uzamsal zekâsı güçlü olan bireylerde; üç boyutlu şekilleri tanıyabilme, algıladığı şekilleri zihinde canlandırabilme, renk, şekil, biçim arasında ilişki kurabilme, çevrede gördüğü olayları grafiksel bir dille ifade edebilme vb. yetenekler bulunur.

Piaget’e göre uzamsal zekânın temeli bebeklikte duyusal- motor döneminde başlar. Bebeğin objeleri takip etmesiyle başlayan süreç okul yıllarında somut bir boyut kazanır. Öğretmen masasının sınıfın değişik yerlerinden nasıl göründüğünü algılayabilir, resmedebilir bir hale gelir. Formel döneme geçildiğinde ise somut objeler ve varsayımlar arasında ilişki kurabilir, akıl yürütmeyi öğrenir.

Uzamsal zekânın özerk bir zekâ alanı olduğunu destekleyen nöropsikolojik çalışmalar oldukça fazladır. Gardner sağ çeper bölgelerindeki hasarın görsel dikkatte, uzamsal temsilde, odaklanmada ve hayal gücünün üretkenliğinde bozulmalara yol açtığının birçok incelemeyle kanıtlandığını bildirir. Turner sendromu kişilerde uzamsal zekâ çok zayıftır ama buna rağmen dil yeteneklerini korurlar. Dokunmaya duyarlı bir algılamaya sahip olan körler üzerinde yapılan araştırmalar uzamsal zekânın sadece görme yeteneği ile ilgili olmadığına bir işarettir. Bazı otistik çocuklarda küçük yaşlarından itibaren ortaya çıkan mükemmel resmetme yeteneği yine uzamsal zekânın tek başına gelişebilen bir zekâ olduğunu gösterir.

Uzamsal zekânın bilimin gelişmesine önemli katkıları olmuştur. Zihnin gözleriyle gören, zihinde deneyler kurup test eden bilim adamı ve mucit sayısı az değildir. Einstein’ın görelilik kuramını açıklarken kullandığı ifadeler uzamsal zekâsını gözler önüne serer. James Watson ve Franscis Crick’in çizdiği DNA molekülünün çift sarmallı, yangın merdivenini andıran yapısı uzamsal düşünmeyi gerektiren bir buluştur.

Uzamsal zekânın öne çıkan yönleri yaşanılan zamana ve farklı kültürlere göre değişkenlik gösterir. Çok eski toplumlarda balıkçılık ve avcılık ile geçinen insanlar için hayat ve ölüm arasındaki ince çizgidir. Gizemli uzay bilinmezliklerini bilinir hale getirmek; gezegenler, yıldızlar, dünya ve güneşin birbirleriyle ilişkisini anlayabilmek uzamsal zekâ gerektirir. Doğal çevrede algıladığı özellikleri ya da zihninde kurguladığı tabloyu en muhteşem şekilde tuvale yansıtmak da uzamsal zekâ ile ilişkilidir. Uzamsal zekâ bazı topluluklarda yaşamak için, bazılarında sanat için, bazılarında da bilimin ilerlemesi için kullanılmıştır.

Uzamsal zekânın temelindeki kapasiteler şunlardır;

  • Hayal Gücü
  • Zihinde Canlandırma
  • Yön Bulma
  • Nesneler Arasında İlişki Kurma
  • Grafik Oluşturma
  • Objelerin Farklı Açılardan Benzerliklerini ve Farklılıklarını Bulma
  • Zihinsel Manevra Yapma Becerisi

Mimarlar, ressamlar, heykeltıraşlar, tasarımcılar, dekoratörler ve harita mühendisleridir [5].

  • BEDENSEL – KİNESTETİK ZEKÂ

Bedensel kinestetik zekâ; kişilerin, bedenlerini ne derecede etkili ve doğru kullandıklarına göre şekillenir. Buna bağlı olarak; sporcular ve dansçılarda ya da doktorlar ve aktörlerde yüksektir. Kinestetik zekâ düzeyi, normalin üstünde olan çocuklar; el becerisi gerektiren uğraşlarda, doğada yapılan aktivitelerde, oyunlarda ve bedensel faaliyetlerde oldukça başarılı olmaktadırlar [6]. Bu çocuklar kendisini ifade ederken el-kol hareketlerini kullanır. Öğrenme yolları arasında dokunma ve fiziksel hareketler önceliklidir. Fiziksel objeler yaratmaktan ve rol-oynama içeren faaliyetlerde bulunmaktan mutluluk duyar. Hareketlerle kendini ifade eder. Denge duygusu çok gelişmiştir, göz-el koordinasyonu (top oynama, denge oyunları gibi) gerektiren konularda başarılıdır. Çevresindeki insanlara fiziksel olarak yakın durmaktan ve temastan kaçınmaz [7].

Bedensel zeka ile gelen yetenekler şunlardır [7]:

  • Dans ve spor faaliyetleri
  • Fiziksel koordinasyon
  • Uygulamalı deneyler
  • Tiyatro
  • El sanatları
  • Sessiz tiyatro
  • Elleri ile obje yaratma, kurma
  • Kendini vücut hareketleri ile ifade etme

Gelecekte uygun olabilecek meslekler [7]:

  • Sporcu-Spor öğretmeni-Koç
  • Dansçı-Balerin-Aktör-Koreograf
  • Operatör doktor, diş doktoru
  • Montaj teknisyeni, fizik terapisti
  • Mimar, Heykeltraş
  • MÜZİKSEL – RİTMİK ZEKÂ

Ders çalışırken, kitap okurken ya da herhangi bir faaliyette bulunurken sürekli şarkı söyleyen çocukların muhtemelen müziksel ritmik zekâ gelişimi hızlıdır. Bu zekâ türüne sahip çocuklar faaliyet esnasında şarkı söylemeyi, müzik dinlemeyi ya da ıslık çalmayı severler.

Bu alandaki becerileri düşünüldüğünde onlar, adeta müziklerin ve ritmin efendileri gibiler. Müziksel ritmik zekâ sahibi bireylerden söz ediyoruz. Dünyanın en iyileri arasında gösterilen birçok müzisyen ve bestecinin bu zekaya sahip olduğu düşünülmektedir.

Müziksel Ritmik Zekâ, çok kısa bir tanımlamayla; kişinin kendisini müzik ve ritimle ifade etme yeteneğidir. Bu tip insanlar, müzik ve ritimlere karşı diğer insanlardan daha duyarlıdırlar. Müzik kulakları gelişmiş olduğundan; bir şarkının ritmi, melodisi, notası ya da iniş çıkışlarını çok net ayırt edebilirler. Ayrıca şarkıların içinde, normalde birçok insanın duyamadığı enstrümanların seslerini fark etme konusunda oldukça başarılıdırlar. Müziksel ritmik zekaya sahip insanların en iyi öğrenme biçimi; müzikle öğrenmedir.

Müziksel ritmik zekâ konusunda şanslı olan bireyler, ders çalışmaları esnasında müzikle iç içe olmayı severler. Müzik, onlara motivasyon ve konsantrasyon sağlar. Kimi zaman şarkı söyleyebilir, kimi zaman ise ıslık çalıp bir şarkıya eşlik edebilirler. Müziksel ritmik zekalı çocukların kimi zaman taklit yeteneği de gelişmiş olabilir. Ayrıca, diksiyonları ve konuşma ses tonları da hayranlık verici derecede profesyonel olabilir.

Bu zekâ türüne sahip çocukları ya da yetişkinleri bazı basit özellikler sayesinde fark edebilmek oldukça kolaydır. Müziği ve ritmi hayatlarının baş köşesine koyan bu tip çocukların en belirgin özellikleri aşağıdaki gibidir [8]:

  • En iyi öğrenme yöntemleri müzikle ya da ritim ve ses ile öğrenmedir.
  • Enstrüman çalmak konusunda, yaşıtlarından daha iyidirler.
  • Şarkıları ve enstrümantal müzikleri kolayca öğrenebilir, sözlerini ezberleyebilirler.
  • İnsanların ve enstrümanların seslerinin farkını hemen algılayabilirler.
  • Müzik kulakları çok gelişmiştir.
  • Sesleri güzeldir.
  • Ses ve ritim konusunda çok duyarlık olduklarından birçok farklı sesi aynı anda ayırt edebilirler.
  • Eğitilirlerse iyi birer besteci olabilirler.
  • Sık sık ritim tutma ihtiyacı hissederler.
  • Şarkı söylemeyi, ritim tutmayı ve mırıldanmayı hayatlarının her anında yaparlar.
  • Yeni duyup beğendikleri şarkıları hemen paylaşmak isterler.

Müziksel ritmik zekâ gelişiminin desteklenmesi için çeşitli yöntemler kullanabilirsiniz. Bu yöntemler o kadar basittir ki, hayatın her anında uygulanabilir [8].

  • Okulda ya da bir toplulukta, toplu halde enstrüman çalınabilir.
  • Arkadaş grubu ile birlikte bir şarkı yazılabilir.
  • Sesleri ayırt etmesi için uygun ortam sağlanabilir.
  • Kendi ülkesi dışında farklı ülkelerin ve milletlerin müzikleri dinletilerek ufkunu genişletmesi sağlanabilir.
  • Duygularını melodiler ya da ritimlerle anlatması istenebilir.
  • Matematik işlemleri yaparken ritim tutması istenebilir.
  • Ders çalıştığı esnada müzik dinlemesi sağlanabilir.
  • KİŞİLER ARASI – SOSYAL ZEKÂ

Sosyal zekâ, diğer insanlarla birlikte olma, onları anlama, kendini ifade edebilme ve ilişki sürdürme becerilerini içerir. Sosyal zekâsı yüksek olan çocuk, diğer çocuklarla iletişim halinde olmaktan mutluluk duyar, başkalarının duygularına karşı duyarlıdır, kendisi de ilgi görmeyi bekler. Derslerini diğer çocuklarla iletişim içinde, grup halinde, tartışmalar düzenleyerek, birlikte aktivite yaparak ve öğrenerek geçirmek ister [9].

Başkalarının düşünceleri ve fikirlerine önem verir, anlamaya çalışır. Organizasyon ve faaliyetlerde öncüdür, olayları kendi isteği doğrultusunda yönlendirmeye çalışır; doğal lider olduğu için çoğu zaman yönlendirmede başarılı olur. Öte yandan, fikir birliği ve barış ortamının sağlanması kişisel motivasyonu için önemlidir. İletişim kanallarının tüm diğer kişilere açık olmasını sağlamak arzusundadır, bu nedenle sözel ve bedensel zekâsı da çoğunlukla gelişmiştir [9].

Sosyal zekâ ile gelen yetenekler şunlardır [9]:

  • Olayları başkalarının gözünden görebilme
  • Dinleme
  • Empati
  • Başkalarının duygusal durumunu sezebilme
  • Danışılan kişi olma
  • Gruplarla iş birliği
  • Sözel veya sözel olmayan yollarla iletişim kurabilme
  • Güven verme Anlaşmazlıkların barış içinde çözümü
  • Herkesle pozitif ilişki içinde olma

Gelecekte uygun olabilecek meslekler:

  • Öğretmen, Terapist, Psikolog, Sosyolog
  •  İş adamı, Yönetici, Girişimci
  • Organizatör, Sosyal Lider, Politikacı
  • Avukat, Danışman Satışçı, Pazarlamacı
  • Kuvvetli iletişim gerektiren tüm meslekler
  • KİŞİSEL – İÇSEL ZEKÂ

Bireyin kendisini tanıma, farkında olma, kendisi olabilme konusundaki yeteneği içsel zeka olarak tanımlanır. Kişi kendisiyle ilgili hedefler belirleyerek bu hedeflere ulaşabilme konusunda sağlam adımlar atar, gelişimine önem verir. Çevrelerindeki olaylara ve kişisel olarak yaşadıkları her duruma ve olaya çok önem verir ve anlamlandırmaya çalışırlar. Düşünme onlar için her şeydir. Özgürlükçüdürler, bireysel çalışmaları severler. Kendisinin bilincindedir ve kişisel olarak kendine önem verir. Aynı ilgiyi başkalarından da bekler. Yalnız çalışmaktan hoşlanır. Daha çok iç dünyasına dönüktür. Belirli hedefleri vardır ve bu hedefler aynı zamanda motivasyon kaynaklarıdır. Daha çok yazar, sosyal hizmet uzmanı, iş adamı, ressam, sanatçı, heykeltıraş olabilirler [10].

  • DOĞACI – VAROLUŞÇU ZEKÂ

İsminden de anlaşılacağı üzere bu zekaya sahip kişi, doğaya, doğadaki canlılara çok meraklıdır ve saygılıdır. Doğadaki canlıları tanıma, araştırma, sorgulama gibi alanlarda çalışmayı sever. Farklı canlı türleri arasında ilişki kurmaya çalışır. İnsanın var oluşunu merak eder ve öğrenmeye çalışır. Canlı türlerinin isimlerini kolaylıkla öğrenir, hafızasına kaydeder. Doğaya dönük yolculukları sever, araştırma çalışmalarına katılmak ister. Doğanın insan yaşantısı üzerindeki etkilerini merak eder, inceler. Özellikle belgesel izlemekten hoşlanır. Bitki ve hayvan türlerine karşı özel bir ilgisi vardır. Çevrecidir. Sorumluluk sahibidir. Canlıları ve materyalleri sınıflandırmaya çalışır, çevresindeki canlı cansız bütün maddelere karşı çok meraklı, ilgili ve duyarlıdır. Bu zeka türüne sahip bireyler doğayla ilgili tüm meslekleri seçebilirler: Botanik, Dağcılık, Kimya, Biyoloji, Zooloji, Meteoroloji, Jeoloji, arkeoloji, Tıp, Fotoğrafçılık, İzcilik vb. gibi çok geniş bir alandaki mesleklerin tümü bu zeka türüne sahip kişilerin severek yapacakları işlerdir [10].

KAYNAKLAR

  1. Çoklu Zekâ Kuramı- asamakres.com/index.php/egitim-programi/gunluk/10-kurumsal/18-coklu-zeka-kurami
  2. Çoklu Zekâ Kuramı- montessoridunyasi.com/coklu-zeka-kurami-2/
  3. Sözel ve Dilsel Zeka – http://www.suanaokulu.com.tr/tr/okul/egitim-programi/sozel-ve-dilsel-zeka
  4. ÇOKLU ZEKÂ KURAMI VE ZEKÂ TÜRLERİ – https://www.ment alup.net/blog/coklu-zeka-kurami-ve-zeka-turleri
  5. Görsel Uzamsal Zeka – https://www.bizimkolej.com/blog/gorsel-uzamsal-zeka
  6. Bedensel Kinestetik Zeka Nedir, Geliştirme Yolları – mentalup.net/blog/bedensel-kinestetik-zeka-nedir-nasil-gelistirilir
  7. Bedensel (Kinestetik) Zeka – https://cocukvezeka.wordpress.com/coklu-zeka-multiple-intelligences-mi/bedensel-kinestetik-zeka/
  8. Müziksel Ritmik Zeka Nedir, Nasıl Geliştirilir? – https://www.mentalup.net/blog/ muziksel-ritmik-zeka-nedir
  9. Kişiler Arası (Sosyal) Zeka – https://cocukvezeka.wordpress.com/coklu-zeka-multiple-intelligences-mi/kisiler-arasi-sosyal-zeka/
  10. Çoklu zeka ve türleri – serapduygulu.com.tr/makaleler/egitim/coklu-zeka-ve-turleri.html

YAPILANDIRMACILIK ve 5E ÖĞRENME MODELİ ÇIKMIŞ SORULAR

  • I. Öğrencilere bilgi paylaşımı yapabilecekleri öğrenme fırsatları sunması

II. Öğrencilere bireysel proje ödevleri vermesi

III. Öğrencilerin zihinsel olarak yapılandırdığı bilgiyi diğer öğrencilerle paylaşmasına imkan sağlaması

Sosyal yapılandırmacı öğrenme yaklaşımıyla derslerini işlemek isteyen bir öğretmene yukarıdakilerden hangileri önerilmez? (KPSS 2018)

A) Yalnız I    B) Yalnız II    C) Yalnız III   D) I ve III   E) II ve III


  • Ayşe Öğretmen, kaynakları tutumlu kullanmanın aile bütçesine etkisi konulu dersinin sonunda öğrencilerinden tutumlu olma konusunda bu derste öğrendikleri hakkında bir afiş hazırlamalarını ister. Öğrenciler afişlerini tasarlayarak sınıfa gelirler ve öğretmen bu afişleri sınıfın duvarında sergiler. Öğrencilerden Zeki, öğretmenin yanına yaklaşarak “Öğretmenim en çok hangi afişi beğendiniz?” diye sorar. Ayşe öğretmen öğrencisine, “Her biriniz farklı bir şekilde tutumlu olmanın önemini iyi yansıttınız.” diye cevap verir.

Yapılandırmacı öğrenme yaklaşıma göre, Ayşe Öğretmen’in verdiği cevap aşağıdaki öğrenme ilkelerinden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2018)

      A) Öğrenme sosyal bir aktivitedir.

      B) Öğrenme anlık değildir, zaman alır.

      C) Öğrenme gelişimseldir.

      D) Öğrenme duygusaldır.

      E) Öğrenme özneldir.


  • Aşağıdakilerden hangisi, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına göre düzenlenen bir sınıf ortamında ders işlenirken yapılması gerekenler arasında yer almaz? (KPSS 2014)

A) Öğretmenin, öğrencilerin sorularını ve ilgilerini takip etmesi

B) Öğretmenin, öğrencilerin yanlış cevaplarına karşılık doğru cevabı vermesi

C) Öğrencilerin, yeni teoriler ortaya koyan düşünürler olarak görülmesi

D) Öğretmenin, öğrencilerle etkileşim içinde bulunması

E) Öğrencilerin hatalarının öğrenme aracı olarak kullanılması


  • Uygulanmakta olan ilk ve ortaöğretim programlarının temelini yapılandırmacılık kuramının oluşturduğu belirtilmektedir.

Yapılandırmacılık kuramına göre hareket eden bir öğretmenin, sınıfında aşağıdakilerden hangisini yapmaması beklenir? (KPSS 2009)

A) Çeşitli testler kullanarak öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeylerini belirleme

B) Öğrencilerin konuyla ilgili bilgi sahibi olmadıklarını varsayma ve derse temel kavramları öğreterek başlama

C) Yeni bir konu ya da üniteye başlarken öğrencileri hedeften haberdar etme

D) Öğrencilere proje çalışmalarında ve işbirliğine dayalı etkinliklerde daha fazla rol verme

E) Öğrencilerin görüşlerini ve bakış açılarını dikkate alarak dersi planlama


  • 2005’te uygulamaya konulan ilköğretim programlarının dayandığı belirtilen yapılandırmacı (oluşturmacı) öğrenme yaklaşımı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? (KPSS 2008)

A) Öğretmen, bilgileri yapılandırarak sistematik bir biçimde öğrenciye sunmalıdır.

B) Bilginin nasıl yapılandırılacağını ve nasıl kulanılacağını, ders kitapları ve öğretmen kılavuzları ayrıntılı olarak anlatmalıdır.

C) Öğrencilerin, önceden öğrendikleri bilgileri zaman zaman tekrar edip hatırlamaları önemlidir.

D) Öğrenciler, öğretmenden, öğretim araçlarından ve kitaplardan öğrendikleri bilgileri gerektiği zaman ve kendilerinden istendiğinde bir düzen içinde sunmalıdır.

E) Bilişsel etkinlikler içinde öğrenilen yeni bilgiler eski öğrenilenlerle birlikte yorumlanır, geliştirilir ve sentezlenir.


  • Uygulanmakta olan ilk ve ortaöğretim programlarının temelini yapılandırmacılık kuramının oluşturduğu belirtilmektedir.

Yapılandırmacılık kuramına göre hareket eden bir öğretmenin, sınıfında aşağıdakilerden hangisini yapmaması beklenir? (KPSS 2009)

A) Çeşitli testler kullanarak öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeylerini belirleme

B) Öğrencilerin konuyla ilgili bilgi sahibi olmadıklarını varsayma ve derse temel kavramları öğreterek başlama

C) Yeni bir konu ya da üniteye başlarken öğrencileri hedeften haberdar etme

D) Öğrencilere proje çalışmalarında ve işbirliğine dayalı etkinliklerde daha fazla rol verme

E) Öğrencilerin görüşlerini ve bakış açılarını dikkate alarak dersi planlama


  • Aşağıdaki durumlardan hangisi, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı olarak öğrenme-öğretme sürecinde teknoloji kullanımına ilişkin bir strateji olabilir? (KPSS 2011)

A) Öğrencilerin elle yazı yazmak yerine kelime işlemci programlar kullanarak yazmalarının sağlanması

B) Öğrencilerin grup çalışmasıyla oluşturdukları kavram haritasını tepegözle sınıfa sunmaları

C) İngilizce öğretmeni olmadığı için öğrencilere derste gramer kurallarının anlatıldığı film izletilmesi

D) Öğrencilerin zayıf becerilerini belirleyip bunlara dair tekrar ve alıştırma programlarının izletilmesi

E) Öğretmenin ders anlatırken projeksiyon ve tepegöz kullanması


  • Ernst Von Glasersfeld’e göre eğitimin temel amacı, bireylerin düşünmeyi öğrenmeleridir. Her bireyin farklı yaşantısı olduğundan herkesin bilgiye ulaşma yolu aynı değildir. Bireyler ön bilgileriyle yeni bilgileri ilişkilendirerek bilgiyi anlamdırırlar.

Buna göre Ernst Von Glasersfeld’in hangi öğrenme yaklaşımının temel kuramcısı olduğu söylenebilir? (KPSS 2010)

A) Bağlaşımcılık

B) Sosyal Bilişsel Kuram

C) Yapılandırmacılık

D) Tam Öğrenme

E) Kavram Öğrenme


  • Öğretmen, – Öğretme-öğrenme sürecinde öğrencileriyle birlikte öğrenir. – Öğrenenleri iş birliği içinde çalışmaları konusunda yönlendirir. – Öğretme-öğrenme sürecinde etkin bir araştırmacıdır. – Öğrenenlere, bilgiye ulaşma yollarını keşfetmelerinde yardımcı olur.

Yukarıdaki özelliklere sahip olan bir öğretmenin, aşağıdaki öğretme-öğrenme yaklaşımlarından hangisini benimsediği söylenebilir? (KPSS 2007)

A) Proje tabanlı

B) Davranışçı

C) Konu merkezli

D) Geniş alan

E) Yapılandırmacı


  • Dersinde maddelerin ısı iletkenliği ve yalıtım konusunu işleyen öğretmen, öğrencilere evde kaynayan çorbayı karıştırırken elin yanmaması için metal veya tahta kaşıktan hangisinin tercih edilmesi gerektiğini sorar ve nedenlerini grup arkadaşlarıyla paylaşmalarını sağlar.

Bu etkinlik, yapılandırmacı öğrenmenin 5E modelinin hangi aşamasını en iyi ifade eder? (KPSS 2012)

A) Keşfetme

B) Derinleştirme

C) Girme

D) Açıklama

E) Değerlendirme

5 E ÖĞRENME MODELİ

5E modeli temelini oluşturan bilim adamı Piaget’tir. Eğitimdeki bu model Yapılandırmacı Öğretim Yaklaşımına uymaktadır. Yapılandırmacı yaklaşım her öğrenci anlatılan konu hakkında aktif olmalı ve yaparak, yaşayarak konuyu sadece teoride bırakmaz aynı zamanda bilgisini pratiğe dökebilecek hale getirir. 5E modeli öğrenciyi sürekli aktif tutacak ve öğrencide araştırma-sorgulama merakını ortaya çıkaran bir modeldir.

Öğrenme etkinlikleri modelleri içerisinde en çok kullanılan ve yapılandırmacı yaklaşımın modellerinden olan 5E Öğrenme Döngüsü Modeli, RodgerBybee tarafından geliştirilmiştir. 5E Öğrenme Döngüsü Modeli, öğrencilerin yeni kavramları keşfetmelerini ve onları önceki bilgileriyle kaynaştırmalarını hedef alır. Gerçekleştirilen öğretim etkinlikleri öğrencileri, problem durumunda kendi bilgilerini yine kendilerinin oluşturmalarını sağlayacak şekilde düzenlenir. 5E modeli öğretmen için bir yardımcı ve düzenleyici modeldir. Öğretmen için genel bir çerçevedir. 5E modelindeki her bir E, modeldeki her bir aşamayı sembolize eder.

5E modeli beş aşamadan oluşur bu aşamalar nelerdir: giriş, keşfetme, açıklama, derinleştirme ve değerlendirme olarak aşamalara ayrılır [11].

5 E MODELİ AŞAMALARI

  1. GİRİŞ

Bu bölümde öğrencilerin konuyla ilgili ön bilgileri ortaya çıkarılmaya çalışılır. Öğretmen sorularla öğrencilerin ön bilgilerini ortaya çıkarabilir. Konuyla ilgili öğrencilerin merakını uyandıracak çeşitli materyaller sınıfta sergilenir. Öğrencilere, merak uyandırıcı, onların dikkatini çekici çeşitli sorular sorulur. Bu sorularda önemli olan doğru cevabı bulmak değil, farklı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Buradaki amaç, Öğrencilerin ön bilgilerinden ve deneyimlerinden yola çıkarak düşüncelerini ifade etmelerini sağlamaktır. Bu basamaktaki etkinlikler öğrencilerin geçmişte öğrendikleri ile şu an ki öğrenecekleri arasında bağ kurmalıdır. Ayrıca öğrencinin dikkatini çekmek için ilginç durumlar veya zıt kavramlar kullanılarak bu basamağın etkisi arttırılabilir [12].

Ön öğrenmelerin gerçekleştirildiği, merak duygusunun uyandırıldığı çeşitli etkinlikleri kapsamaktadır. Eğitmen öğrenilecek kavram ve ilkeleri hazır olarak vermemekte, sorduğu sorularla öğrencilere hatırlatmaya çalışmaktadır. 5E Modeli’nin Dikkat Çekme adımında, ön bilgilere erişim sağlanmakta, öğrencilere” Neden?” sorusu sordurulmakta ve öğrenciler motive edilmektedir [13].

  • KEŞFETME

Öğrenci bir problem ile karşı karşıya bırakılmakta ve bu problemi çözmesi beklenmektedir. Öğrencinin en aktif olduğu adımdır. Keşfetme adımında, öğrenciler ile laboratuvar etkinlikleri yapılmakta, birlikte çalışılmaktadır. Bu sayede öğrenciler kendi kararlarını alabilmekte ve bir problem durumunda soru ve fikir üretebilmektedirler [13].

Keşfetme bölümü öğrencilerin en aktif olduğu kısımdır. Bu aşamada öğrenciler işbirliği içinde birlikte çalışırlar. Çalışmaları sonucunda kararlar ortaya çıkarırlar ve giriş bölümünde ortaya atılan probleme yönelik soru ve fikir üretirler. Deney, planlama, denence oluşturma gibi etkinlikler bu aşamada yapılır. Öğretmende öğrencilere rehberlik ederek ve sorular sorarak öğrencileri düşünmeye sevk eder [15].

Öğrencilerin dikkatleri çekilip gerekli motivasyon sağlandıktan sonra bu aşamada öğrenciler etkinliklerle yeni fikirler keşfetmek için birbirleriyle çalışırlar. Bu bölüm öğrencinin en aktif olduğu aşamadır. Öğrenciler konu ile ilgili hipotezler kurarlar ve kestirimde bulunurlar. Öğrenciler, konu ile ilgili kurdukları hipotezler doğrultusunda düzenlemeler ve plânlar yaparlar. Kaynak ve materyal araştırması yapıp yeni modeller oluştururlar. Öğretmen aktiviteyi başlatır ama devam ettirenler öğrencilerdir. Bu aşamada öğretmen, öğrencilere açık öneriler sunar, yönlendirici sorular sorar, kaynak sağlar, geri bildirim sunar, öğrencilerin farklı fikir ve düşüncelerini takdir eder. Bu bölüm sürenin en fazla ayrıldığı aşamadır. Öğretmen ve öğrenciler, bu aşamadaki süreyi çok iyi plânlamalı ve değerlendirmelidir. Öğrenciler bu aşamada genellikle grup çalışması yaparak işbirlikçi öğrenme içinde olurlar. Öğrenciler, etkinlik esnasında birbirleri ile de fikir alış verişinde bulunarak farklı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlarlar. Ayrıca öğrenciler,kendilerinin ve arkadaşlarının yeteneklerini fark ederler. Öğrenciler, öğretmenlerinin hazırladığı bilgisayar, kütüphane veya laboratuar ortamında sorunu çözmek veya olayı açıklamak için düşünceler üretirler. Üretilen fikirler, öğretmenle birlikte değerlendirilerek olayı çözümlemek için beceriler ve çözüm yollarına dönüştürülür. Bu bölümde uygulama, analiz ve sentez düzeyinde üst düzey bilişsel beceriler kullanılır. Bu bölüm olasılıkların düşünüldüğü, hipotezlerin denendiği, deneylerin yapıldığı ve bulguların elde edilerek tartışıldığı aşamadır [16].

  • AÇIKLAMA

Açıklama kısmında öğrencilere ulaştıkları yargılar konusunda sorular sorulur. Tartışmalar bu aşamada yapılır ve öğrenciler kendi keşfettikleri sonuçları açıklarlar. Öğretmen de bu aşamada açıklamalarda bulunur. 5E modelinin en öğretmen merkezli kısmıdır. Öğretmen tarafından formal ve bilimsel açıklamalar yapılır.

Öğrenci problemin nasıl çözüldüğünü, çözüm yollarının neler olduğunu ve sahip olduğu bilgileri probleme nasıl uyguladığını ortaya koymaktadır. Öğrenci bunu tek başına gerçekleştiremeyebilir, bu nedenle eğitmen çeşitli ipuçları vermektedir. Açıklama adımında öğrencilere ulaştıkları yargılar hakkında sorular sorulmakta, sınıfta tartışmalar yürütülmektedir. Böylelikle daha fazla soru üretilmekte ve yeni tanımlar araştırılabilmektedir [13].

  • DERİNLEŞTİRME

Öğrenci yeni bir problemi çözmeye teşvik edilmektedir. Bu problem çözülürken öğrenmiş olduğu kavramlara ilişkin alt kavramlar ve yeni formüller elde etmektedir. Derinleştirme adımında, öğrencilerin kavramsal anlama yetenekleri geliştirilmektedir. Bununla birlikte, öğrencilerin yeni deneyimler ile daha derinlemesine kavrama yetenekleri de pekiştirilmektedir [13].

  • DEĞERLENDİRME

Değerlendirme aşamasında da öğrenciler yeni edindikleri bilgileri değerlendirerek bir sonuca ulaşırlar. Özdeğerlendirme, portfolyo, rubik ve öğretmen gözlemi şeklinde değerlendirmeler yapılabilir. Bu aşamada hem öğrenci hem de öğretmen kendini değerlendirme imkânı bulur [15]. Bu aşama öğrenci ve eğitmen birlikte gerçekleştirmektedir. Süreç yönelimli bir değerlendirme söz konusudur. Sürecin sonunda, öğrenciden gerçekleştirdiği ilk dört adımı betimleyen bir rapor yazması istenmektedir. Bu adım; öz değerlendirme, eğitmen gözlemi, performans değerlendirme ve rubrik değerlendirme gibi yöntemleri içerisinde barındırmaktadır [13].

KAYNAKLAR

  1. Yapılandırmacılık – http://storylineturkiye.org/websitesineeklenecekler/yapilandirm acilikson.pdf
  2. Yapılandırmacılık – https://eksisozluk.com/entry/31348969 @sozluk
  3. Yapılandırmacı Oluşturmacı Kuram – https://remcdbcrb.org/yapilandirmaci-olusturmaci-kuram/
  4. Radikal Yapılandırmacılık Nedir? http://materyaltasarimi.weebly .com/uploads/4/8/5/0/4850273/h_11_2_yap%C4%B1land%C4%B1rmac%C4%B1l%C4%B1k.pdf
  5. Sosyo Kültürel Yapılandırmacılık Kuramı I – http://sosyokulturel yapilandirmacilik.blogspot.com/
  6. İşbirliğine Dayalı Öğretim / Kubaşık Öğretim Modeli – Kurt Lewin & Deutsch – https://remcdbcrb.org/isbirligine-dayali-ogretim-kubasik-ogretim-modeli-kurt-lewin-deutsch/
  7. Sempozyum: 1.Ulusal Eğitim Programları ve Öğretim Kongresi – pegem.net/Akademi/kongrebildiri_detay.aspx?id=117014
  8. Proje Tabanlı Öğrenme – acevokuloncesi.org/egitim-prog ram/farkli-program-ve-yaklasimlar/ proje-tabanli-ogrenme/#:~  :text=Proje%20Tabanlı %20Öğrenme%2C%20öğrencin in%20aktif,kullan ımını%20vurgulayan%20bir%20ö ğretim%20modelidir.
  9. Buluş Yoluyla Öğretim – https://avys.omu.edu.tr/storage/app /public/hasan.dam/129332/4.buluş yoluyla öğretim.pptx
  10. Aktif Öğrenme Nedir? – https://helvaciortaokulu.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/ 35/02/717078/dosyalar/2019_04/04195057_Aktif_YYrenme.pdf?CHK=86d375cfc2e8d1520649700107602265
  11. 5E Modeli Nedir? Hangi Aşamalardan Oluşmaktadır? – https://www.protopars.com/5e-modeli-nedir/
  12. 5E Modeli Aşamaları Nelerdir? Teknoloji ve tasarım – teknolojivetasarim.org/5e-modeli-asamalari-nelerdir-teknoloji-ve-tasarim/
  13. Öğrenme Deneyimini Güçlendirmek: 5E Modeli- https://vizyonergenc.com/icerik/ogrenme-deneyimini-guclendirmek-5e-modeli
  14. 5E Modeli – http://xn--yenidnya-b6a.net/2020/05/02/5-e-modeli/#Aciklama_Asamasi
  15. 5E Modeli – http://xn--yenidnya-b6a.net/2020/05/02/5-e-modeli/#Degerlendirme_Asamasi
  16. YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM 5E ÖĞRENME DÖNGÜSÜ  – http://tsincer.blogspot.com/2014/09/5e-ogrenme-dongusu-modeli-ogrenme.html

YAPILANDIRMACILIK

Yapılandırmacılık, bilginin öğrenci tarafından yapılandırılmasını anlatır. Yani bireyler bilgiyi aynen almaz, kendi bilgilerini yeniden oluştururlar. Kendilerinde var olan bilgiyle beraber yeni bilgiyi, yine kendi öznel durumlarına uyarlayarak öğrenirler. Bu öğrenme yaklaşımında öğrencinin önceki yaşantıları, öğrenmede temel oluşturur. Bilgi, konu alanlarına bağlı olarak değil, bireylerin yarattığı ve ifade ettiği şekilde yapılandırarak var olur. Bu sebeple deneysel, sübjektif ve bireyseldir [1].

Yapılandırmacılık kuramının izleri Sokrates, Plato, Kant ve Aristo’nun eserlerinde görülebilir. Hepsi de bilginin bireysel olarak şekillendiğine vurgu yapar. Sokrates yapılandırmacılığın temellerine önemli katkılarda bulunmuş ilk filozof olarak düşünülebilir. Öğretenin ve öğrenenin tartışarak ve sorgulayarak, bilgiyi kendi içlerinde yapılandırmaları ve aktarmaları gerektiğini söyler [2].

Yapılandırmacılık son yıllarda popüler olmasına rağmen yeni bir fikir olarak kabul edilmemektedir. Yapılandırmacılığın özüne dönük fikirler; Socrates, Plato ve Aristo’nun çalışmalarına kadar dayanmaktadır. Bununla beraber Henrich Pestalozzi’ye göre, eğitim süreci, çocuğun doğal gelişimine dayalı olmalı ve çocuğun evdeki yaşantılarıyla program arasında bağlantı kurulmalıdır. Bu fikirler de yapılandırmacılıkla örtüşmektedir. Rousseau ise kendi döneminde okuma ve ezberlemeye dayalı geleneksel eğitimin öğrencilerin etkin olmasını önlediğini belirtmiştir. O’na göre, bu eğitim sıkıcıdır ve öğrenmeyi sağlamamaktadır. Rousseau gibi Pestalozzi de öğrencilerin bilgiyi ezberlediğini ama anlamadığını vurgulamaktadır. Özellikle Rousseau’nun “Emile” çalışması bugün ilerlemecilik olarak da bilinen yapılandırmacılığın temelini oluşturmaktadır [1].

“Tüm öğrenmelerin zihindeki bir yapılandırma sonucu oluştuğu” varsayımı üzerine temellenen yapılandırmacılık, bireylerin öğrenme sürecinde daha fazla sorumluluk almalarını ve etkin olmalarını gerektirir [1].

YAPILANDIRMACI KURAMIN TEMEL İLKELERİ

Yapılandırmacı kuramın temel ilkeleri aşağıda verilmiştir [3].

  • Yaşam sürekli değişmektedir. Bu nedenle bilgi de sürekli olarak kendini yapılandırmak zorundadır. Değişen bir gerçekte, mutlak ve değişmez bir doğru olamaz.
  • Bilgi hazır olarak alınmaz, bizzat bireyin kendisi tarafından oluşturulur, yapılandırılır.
  • Öğrencileri, ilgi uyandıran problemlerle konuya yöneltmek, yani öğrencilerin dikkatlerini o konuya çekecek problemleri gündeme getirmek gerekir.
  • Her insan bir diğerinden farklıdır ve yaşamı farklı değerlendirir. Bu nedenle herkes için geçerli tek bir öğrenme yolu yoktur.
  • Öğrenmelerin değerlendirilmesini öğretim süreci bağlamında ele almak.
  • Eğitim yaşam boyudur, sadece okulla sınırlı değildir.
  • Eğitimde önemli olan bilgi değil, bilgiyi edinme yoludur. Yani öğrenmeyi öğrenmedir.

YAPILANDIRMACILIK TÜRLERİ

  • Bilişsel Yapılandırmacı Yaklaşım

Bilgi edinme ve anlam oluşturma, bireyin kişisel eylemidir. Biliş üzerine, çevrenin ve sosyal bağlamın etki düzeyinin çok az olduğunu ileri sürer. Bilişsel yapılandırmacılık bilgi işleme süreciyle ilişkilidir ve dayanağı bilişin süreçleri üzerinedir. Piaget’ye göre öğrenme bir sorun çözme işlemidir. Bu sorun çözme etkinliklerden kaynaklanan bilgi ne taklit edilir ne de doğumdan gelir. Çocuk tarafından etkin bir şekilde yapılandırılır. Bu şekilde, düşünce etkinlikten doğar, etkinlik içselleştirilir ya da zihne yerleştirilir ve düşünce böyle gelişir. Gelişen zihin, sürekli bir dengelenme sürecindedir ve özümleme ve uymaya bağlıdır. Bu süreç beş temel aşamada açıklanır [3].

  1. Önceki bilgilerin harekete geçirilmesi: Öğrenme bilgilerin birbiri üzerine inşa edilmesi ile oluşur.
  2. Yeni bilginin kazanılması: Birey tarafından bilginin bütününün, ilgili parçalarının ve parçaları arasındaki anlamsal ilişkilerin kavranabilmesidir.
  3. Bilginin anlaşılması: Bu süreç özümleme ve uyumsama sürecidir. Bireyde var olan bilişsel yapılar ile yeni bilgi çelişmiyorsa bilgi anlaşılmış demektir (özümleme). Bir çelişki söz konusu ise birey önceki bilişsel yapılarında yeni düzenlemelere gidecek ve kazanılan bilgiyi var olan bilgileriyle kaynaştırmaya çalışacaktır (uyumsama).
  4. Bilginin uygulanması: Öğrenilen bilginin uygulanması, o konuyla ilgili problemlerin çözümlerine ulaşılması sürecini içerir.
  5. Bilginin farkında olunması: Bireyin öğrendiği bilginin ve problemi çözerken kendisini çözüme götüren etkinliklerin bilincinde olmasıdır.
  • Radikal Yapılandırmacı Yaklaşım

Radikal yapılandırmacılık gerçek, hakikat, dil ve insanın anlaması hakkındaki sorulara pragmatik bir yaklaşım sağlayan bir bilme kuramıdır. Bilgi hakkında bir düşünme biçimi ve bilme etkinliğidir. Radikal yapılandırmacılık bilgi, hakikat, iletişim ve anlama kavramlarının kökten bir biçimde yeniden yapılandırılmasını gerekli kılmıştır. Ernst Von Glasersfeld’e göre yapılandırmacılık iki temel ilkeye dayandırılmaktadır [4].

  1. Bilgi edilgen(pasif) olarak alınamaz; anlamlandıran birey tarafından yapılandırılır.
  2. Anlamlandırma, uyum sağlamaya ve yaşantı dünyasının örgütlenmesine hizmet eder; metafizik gerçeği keşfetmeye değil.
  • Sosyo-Kültürel Yapılandırmacı Yaklaşım

Sosyal yapılandırmacılık, yapılandırmacı kurama bağlı bir alt kuramdır. Bilişsel yapılandırmacılık ile benzerlik göstermekle birlikte öğrenmenin sadece bireyin bilişsel süreçleriyle değil, dil gelişimi ve sosyal şartlan ile de ilgisini kurar. Sosyal yapılandırmacılık kuramın öncülerinden Vygotsky, öğrenmenin Piaget’in öne sürdüğü gibi sadece kişinin kendi başına gerçekleştirdiği bir süreç olmadığını, aynı zamanda bu süreç içinde sosyal etkileşim ve dil gelişiminin de önemli yer tuttuğunu vurgular. Vygotsky’ e göre çocuğun öğrenme potansiyeli diğer bilgili bireylerle birlikte olduğunda ortaya çıkar. Vygotsky’e göre öğrenenin bilgiyi yapılandırması dille ilgilidir. Hiçbir dil, öğrenenin kültürel özelliklerinden tamamen bağımsız değildir. Her önerme dille ilgilidir ve onun kültürel özelliklerinden soyutlanamaz [5].

YAPILANDIRMACILIK ANLAYIŞINA SAHİP BAZI ÖĞRENME YÖNTEMLERİ

  • İşbirliğine Dayalı Öğrenme

Önde gelen savunucusu Vygotsky, Dewey ve Slavin’dir. Öğrencilerin kişisel olarak kendi öğrenmelerini ve birbirlerinin öğrenmelerini arttırmaya yönelik, ortak bir hedef doğrultusunda birlikte çalışması için küçük gruplar oluşturulmasıdır. Gruplar oluşturulurken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi, öğrencilerin yetenek, cinsiyet, başarı ve kişisel özellikler bakımından heterojenlik göstermeleridir. Öğrenciler kümeler halinde oturtulmalıdır, gruplar en az 2 en fazla 6 kişilik olmalıdır çünkü öğrenmeler grup içinde gerçekleşir. Öğrenciler arası yarışmalardan çok gruplar arası yarışma esastır. Başarı ya da başarısızlık bireye değil, gruba aittir. Öğrencilerin bilişsel, sosyal ve duygusal yönleri gelişir. Grup içinde etkin katılım, sorumluluk alma ve sağlıklı iletişim önemlidir. Öğretmen tüm çalışmalara rehberlik eder. İşbirlikli öğrenme öğrencilerin öğrenmeye motive edilmelerine ve dikkatlerini sürdürmelerine yardım eder. Başkalarının fikirlerine saygılı olma, hoşgörülü olma, empati kurma ve tartışmaya öğrenme yetenekleri gelişir. Öğrenci timleri ya da başarı grupları çok etkilidir; tartışma grupları ise sözel yeteneği oldukça geliştirir [6].

İşbirliğine dayalı öğrenme modelinde; grubun her bir üyesinin başarısı için birbirlerine bağımlı olduğu, grup üyelerinin her birinin grubun tümünün başarısına etki ettiği öğrenciler tarafından öncelikle kavranmalıdır. Buna “olumlu bağlılık” denir. Olumlu bağlılık becerisi kazanan öğrencilerin işbirlikli beceriler sergilemesi kolay olacaktır. Örneğin Hababam Sınıfı. İşbirliğine dayalı öğrenmenin etkili kullanım ilkeleri kısaca şöyledir [6]:

  • Gruplar heterojen olmalıdır.
  • Öğrenciler arasında yarışma yoktur, rekabet takımlar ve gruplar arasındadır. Başarı ya da başarısızlık öğrencinin değil, grubundur. Grup performansları değerlendirilir.
  • Öğretmen rehberdir.
  • 2 – 6 kişilik öğrenme grupları idealdir. Küme büyüklüğü konu alanı ile kullanılan araç – gereç ve kaynaklara göre değişebilir.
  • Kubaşık öğrenme kümelerinde liderlik paylaşılmıştır.
  • Öğrencilere sosyal beceriler kazandırılmaya çalışılmalıdır.
  • Problem Çözme

Bir öğrenme konusu ile ilişkili problem çözme, kritik düşünme ve öğrencilerin aktif katılımı üzerine temellenmiş olan yapılandırmacı yaklaşımda bilginin nasıl oluştuğuna ilişkin görüşler ikiye ayrılmaktadır. Bunlar; bilişsel yapılandırmacılık (cognitive constructivism) ve sosyal yapılandırmacılıktır (social constructivism) [7].

  • Proje Tabanlı Öğrenme

Proje Tabanlı Öğrenme, öğrencinin aktif katılımını teşvik eden, üst düzey bilişsel aktiviteleri destekleyen, çok çeşitli araç ve kaynak kullanımını gerektiren; akademik sosyal ve hayat becerilerini birlikte ele alan ve teknoloji kullanımını vurgulayan bir öğretim modelidir [8].

Projeler aracılığıyla öğrencilerin araştırma yapmalarına ve kendilerini ilgilendiren konuları keşfetmelerine fırsat vermek onları başı boş bırakmak demek değildir [8].

  • Buluş Yoluyla Öğrenme

Jerome Bruner tarafından 1960’lı yıllarda geliştirilmiştir. Bruner, öğrenmede konu alanı yapısını anlamanın önemini vurgulamıştır. Bu yapıyı doğru anlayabilmenin yolunun ise, bireyin öğrenmede aktif olması ve buluş yapması olduğunu savunmuştur. Bruner’e göre öğretmenin rolü, önceden paketlenmiş bilgiyi öğrenciye sunmaktan çok, öğrencinin kendi kendine öğrenebileceği ortamı oluşturmaktır [9].

  • Aktif Öğrenme

Aktif öğrenme yeni bir düşünce değildir. Yüzyılın başından beri çeşitli yazarlar tarafından zaman zaman dile getirilmiştir. Örneğin, Montessori öğrencilerin neyi öğrenmek istediklerine kendilerinin karar vermesini tavsiye etmiştir, Dewey bilginin öğrenci tarafından keşfedilmesine önem vermiştir. Bu düşüncelere değer verilmesine karşın; aktif öğrenme kavramının gelişmesi, ona yeni anlamların yüklenmesi, bu düşüncelerin doğruluğuna ilişkin ampirik kanıtların toplanması ve onların yaşama geçirilmesi son on yıl içinde olmuştur. Şu anda gelişmiş ülkelerde aktif öğrenme ile ilgili araştırma ve uygulamalar hükümetlerin desteklediği geniş ölçüdeki projeler halinde yürütülmektedir.

KAYNAKLAR

  1. Yapılandırmacılık – http://storylineturkiye.org/websitesineeklenecekler/yapilandirm acilikson.pdf
  2. Yapılandırmacılık – https://eksisozluk.com/entry/31348969 @sozluk
  3. Yapılandırmacı Oluşturmacı Kuram – https://remcdbcrb.org/yapilandirmaci-olusturmaci-kuram/
  4. Radikal Yapılandırmacılık Nedir? http://materyaltasarimi.weebly .com/uploads/4/8/5/0/4850273/h_11_2_yap%C4%B1land%C4%B1rmac%C4%B1l%C4%B1k.pdf
  5. Sosyo Kültürel Yapılandırmacılık Kuramı I – http://sosyokulturel yapilandirmacilik.blogspot.com/
  6. İşbirliğine Dayalı Öğretim / Kubaşık Öğretim Modeli – Kurt Lewin & Deutsch – https://remcdbcrb.org/isbirligine-dayali-ogretim-kubasik-ogretim-modeli-kurt-lewin-deutsch/
  7. Sempozyum: 1.Ulusal Eğitim Programları ve Öğretim Kongresi – pegem.net/Akademi/kongrebildiri_detay.aspx?id=117014
  8. Proje Tabanlı Öğrenme – acevokuloncesi.org/egitim-prog ram/farkli-program-ve-yaklasimlar/ proje-tabanli-ogrenme/#:~  :text=Proje%20Tabanlı %20Öğrenme%2C%20öğrencin in%20aktif,kullan ımını%20vurgulayan%20bir%20ö ğretim%20modelidir.
  9. Buluş Yoluyla Öğretim – https://avys.omu.edu.tr/storage/app /public/hasan.dam/129332/4.buluş yoluyla öğretim.pptx
  10. Aktif Öğrenme Nedir? – https://helvaciortaokulu.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/ 35/02/717078/dosyalar/2019_04/04195057_Aktif_YYrenme.pdf?CHK=86d375cfc2e8d1520649700107602265
  11. 5E Modeli Nedir? Hangi Aşamalardan Oluşmaktadır? – https://www.protopars.com/5e-modeli-nedir/
  12. 5E Modeli Aşamaları Nelerdir? Teknoloji ve tasarım – teknolojivetasarim.org/5e-modeli-asamalari-nelerdir-teknoloji-ve-tasarim/
  13. Öğrenme Deneyimini Güçlendirmek: 5E Modeli- https://vizyonergenc.com/icerik/ogrenme-deneyimini-guclendirmek-5e-modeli
  14. 5E Modeli – http://xn--yenidnya-b6a.net/2020/05/02/5-e-modeli/#Aciklama_Asamasi
  15. 5E Modeli – http://xn--yenidnya-b6a.net/2020/05/02/5-e-modeli/#Degerlendirme_Asamasi
  16. YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM 5E ÖĞRENME DÖNGÜSÜ  – http://tsincer.blogspot.com/2014/09/5e-ogrenme-dongusu-modeli-ogrenme.html

BİLGİYİ İŞLEME KURAMI ÇIKMIŞ SORULAR

  • Aşağıdaki öğrenme model veya görüşlerinin hangisinde bilginin algılanması, işlenmesi, kodlanması ve gerekli olduğu zaman geri getirilerek kullanılması üzerinde durulur? (KPSS 2006)

A) Bilgi işlem modeli B) Tam öğrenme modeli C) Deneme yanılma yoluyla öğrenme D) Davranışçı öğrenme yaklaşımı E) Yaparak, yaşayarak öğrenme yaklaşımı


  • Gagne’nin öğrenme yaklaşımında öngörülen bilgi işleme sürecinin basamakları aşağıdakilerin hangisinde doğru sırada verilmiştir? (KPSS 2007)

A) Dikkat – geri bildirim – depolama – kodlama

B) Geri getirme – depolama – kodlama – devir

C) Kodlama – devir – dikkat – depolama

D) Dikkat – kodlama – depolama – geri bildirim

E) Davranış düzenleme – kodlama – depolama – geri bildirim


  • Bir öğrencinin sürekli olarak bir yıl önceki müsamerede okuduğu şiiri hatırlaması nedeniyle, bu yılki müsamerede okuyacağı şiiri öğrenmekte güçlük çekmesi aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? (KPSS 2006)

A) Örtük (gizil) öğrenme B) Bastırma C) Geriye ket vurma D) Amnezi E) İleriye ket vurma


  • Bir tiyatro oyuncusu, birkaç yıl önce oynadığı bir oyunda tekrar rol almıştır. Aklına, sürekli olarak, aradan geçen yıllarda oynadığı öteki rollerin sözleri geldiği için, rolünün sözlerini yeniden öğrenmede güçlük çekmektedir.

Bu durum aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2007)

A) Geriye ket vurma B) Bastırma C) Güdüsel unutma D) Sonralık etkisi E) Episodik bellek


  • Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir önceki yılın tarihinin yazılması sık karşılaşılan bir hatadır.

Bu hata aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? (KPSS 2008)

A) Tepki genellemesi B) Sonralık etkisi C) Geriye doğru ket vurma D) Alışma E) İleriye doğru ket vurma

BİLGİYİ İŞLEME KURAMI

Bilginin insan zihninde nasıl işlendiği ve depolandığı konusunda birçok model geliştirilmiştir. Ancak en çok kabul gören model bilgiyi işleme modelidir [3].

Bilgiyi işleme modeline göre insan zihninde öğrenmenin oluşumu, bilgi işleme fonksiyonunu yerine getirirken kullandıkları süreçler bakımdan üç ana öğe olarak sınıflandırılabilir. Bunlar; bilgi depoları, bilişsel süreçler ve yürütücü süreçlerdir. Bu üç öğe, çevreden alınan uyarıcılar zihinsel yapıda işlenirken birbirleriyle bağlantılı olarak fonksiyonlarını yerine getirirler [3].

Örneğin, bir matematik problemi ile karşılaşıldığında, sayı ve yazı şeklindeki semboller kullanır (girdi), problem üzerinde çalışılır (işlem uygulama) ve bir çözüm meydana getirilir (çıktı) [3].

  • BİLGİ DEPOLARI

Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve bilgiyi işlemenin gerçekleştiği depolardı. Dış çevreden gelen uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüştürülür, anlamlı yapılar halinde işlenir ve daha sonra kullanılmak üzere örgütlü bir yapıda depolanır. Bütün bilişsel psikologların üzerinde anlaştıkları üç ana bellek deposu vardır [3].

  • Duyusal (Anlık) Bellek

Çevreden alınan bilginin /her türlü mesajın (ses, görüntü, koku vb) işleme sistemine girmeden önce kısa bir süre tutulduğu bilgi deposudur. Bu bellek çok kısa sürelidir. Depolama süresi 0,5 ile 1 saniye arasında değişebilmektedir. Çevreden alınan uyarıcıların birebir kopyasıdır [2].

Anlamlı hale getirilmek istenen bilgi, işleme sistemi olan kısa süreli belleğe (işleyen bellek) aktarılır. Bu aktarma işlemini sağlayan mekanizma “dikkattir” [2].

  • Kısa Süreli (Çalışan) Bellek

Duyusal kayıttan aktarılan sınırlı miktardaki bilgiyi kısa süreli depolama görevini üstlenmektedir. Kısa süreli bellekte bilinçli olarak bilginin farkına varılır ve bilgi anlamlı şekle dönüştürülür. Bu bellek sınırsız olmayıp belli bir sınırı vardır. Genel kabul görüşe göre kısa süreli belleğin sınırı “7” birimdir. Ağırlıklı olarak bilgiler görsel ve işitsel olarak depolanır. Bu bellekte bir işleme tabi tutulmadan bilginin kısa süreli bellekte tutulma süresi yaklaşık olarak 15-20 saniyedir [2].

  • Uzun Süreli Bellek

Kısa süreli bellekte işlenilen bilgilerin uzun süreliğine saklandığı bir depo görevini üstlenir. Uzun süreli bellek kütüphaneye benzetilebilir. Bilgi ilişkili şemalar içerisinde depolanır. Bu belleğin kapasitesi sınırsızdır. Depolama süresi sınırsız olarak kabul edilir. Uzun süreli bellekte bilgi bir kez depolandıktan sonra kaybolmaz. Sadece geri getirme zorluğu yaşanabilir [2].

  • BİLİŞSEL SÜREÇLER

Bilişsel süreçler, bir bilgi deposundan diğerine bilgi akışını sağlayan “zihinsel eylemlerdir. Her bir bilgi deposu arasındaki bilgi akışını düzenleyen bilişsel süreçler ve bunların işlevleri birbirinden farklıdır. Bu süreçler; dikkat, algılama, tekrar, kodlama ve geri getirme olarak sınıflandırılmaktadır [4].

  • Dikkat

Uyarıcı ya da uyarıcılara tepkiye yönelmedir. “Algının aktif ve seçici bir yanı olup, kişinin belli bir uyarıcı ya da uyarıcı durumunu algılamasında etkin hazırlık ve yönelmelerden kuruludur”. Başka bir söylemle, dikkat, hangi bilginin kısa süreli belleğe geçip geçmeyeceğini belirler, Bilgiyi işleme süreci dikkat ile başlar. Dikkatin yönelmediği uyarıcılar kaybolur. Birey içten ve çevreden gelen uyarıcıların bir kısmına bilinçli olarak, bir kısmına ise hiçbir çaba sarf etmeden, kendiliğinden ayırdına varır. Başka bir söylemle, dikkat seçici ve kendiliğinden olabilmektedir. Seçici dikkat bireyin denetimi altındadır. Bireyler, çevrede belirli bilgi kaynaklarına, bilişsel güçlerini yöneltme yeteneğine sahiptirler. Etkili öğrenme, bireyin seçicilik yeteneğine dayanır [5].

  • Algılama

Duyusal bilginin yorumlanması ya da anlamlandırılması işlemidir. Bir uyaranın anlamlandırılabilmesi için öncelikle bireyin, o uyaranla ilgili bilgilerinin olması gerekir. Eğer birey karşılaştığı uyarana ilişkin hiçbir bilgiye sahip değilse, uyarıcıya anlam vermesi olanaksızdır. Algı büyük ölçüde geçmiş yaşantılara dayalıdır. Algıyı etkileyen bir başka etken de beklentilerdir. Örneğin; öğrenciler çalışacakları materyalin zor olduğunu düşünüyorlarsa, materyali büyük bir olasılıkla zor bulacaklardır. Beklentiler bir olay ya da objeye hazır olmayı etkiler. Algılama “bireyin zihinsel kuruluşu, geçmiş yaşantıları, güdülenmişlik düzeyi ve pek çok başka içsel faktörlerden etkilenir”. Bu durumda dikkat ve algı süreçleriyle kısa süreli belleğe giren bilgi, gerçeğin aynısı değildir, bireyin öznel bilgileri, gerçeği yorumlamadaki beklentileriyle algılanan kendi gerçeğidir [5].

  • Tekrar

Bilgi yeterli sıklıkta tekrarlanırsa uzun süreli belleğe geçer. Örneğin; öğrenciler tekrar yolu ile ülkelerin başkentlerinin adlarını, sözcüklerin söylenişini tekrarla öğrenirler. Tekrar bilginin uzun süreli belleğe geçişinde çocukların kullandığı ilk bellek stratejisidir [5].

Tekrar iki biçimde; sesli ve zihinde yapılır. Tekrar sürecinde bireyin rolü önemlidir. Şöyle ki, tekrar süreci ile öğrenen birey pasif değil, etkin olmalıdır. Ayrıca aralıklı tekrar sürekli tekrardan daha etkilidir. Aralıklı tekrarın uzun süreli bellekte tutulma olasılığı daha yüksektir. Bir başka söylemle, aralıklı tekrar uzun süreli bellekten geri getirmeyi kolaylaştırmaktadır [5].

  • Kodlama

Bilgiyi işleme kuramında en önemli süreç kodlamadır. Kodlama olmadan çevreden gelen bilginin çoğu geçici olarak depolanır. Kodlama, uzun süreli bellekte var olan bilgi ile kısa süreli bellekteki bilginin ilişkilendirilerek transfer edilmesidir [5].

Uzun süreli bellekte bulunan şemalara yeni gelen bilginin eklenmesi ve var olan şemanın yeniden düzenlenerek bağlanması öğrenme sürecinde önemlidir.  Ancak kodlamanın etkili olması gerekir. Kodlamanın etkili olması ise anlamlandırma ile olanaklıdır. Anlamlılık, uzun süreli bellekteki bir düşünce ve diğer düşünceler arasında mümkün olduğunca bağlantılar, ilişkiler kurmakla gerçekleşir [5].

  • Geri Getirme

Öğrenme sürecinde ön bilginin geri getirilmesi öğrenme düzeyini etkiler. Çünkü yeni bilgiler ön bilgi ile ilişkilendirilirse anlamlı hale gelir. Öğrenme hem sunulana hem de buna uyum sağlayan mevcut bilgiye bağlıdır. Böylece geri getirilip kullanılan varolan bilgi birimi öğrenileni etkileyebilir. Örneğin; bir öğrenci yeni bir programlama dilini öğrenirken hesap makinelerinin nasıl çalıştığına ilişkin ön bilgiyi geri getirecektir.

  • YÜRÜTÜCÜ SÜREÇLER

Zihinsel süreçte bilgi akışı kendiliğinden meydana gelmez. Bu akışı bilinçli olarak yönlendiren süreçler vardır. Bunlara yürütücü süreçler denir. Bunlar bilgi akışını bilinçli olarak yönlendiren süreçlerdir [4].

  • Yürütücü Kontrol Sistemi

Bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen sistemdir. Yürütücü kontrol sistemi zihinsel süreçlerimizin kontrolünü yani bireyin kendi öğrenmesinin iki temel yönünü denetler. Güdüsel Süreçler, bireyin bir şeyi elde etmeye niyet etmesi, onu elde etmeyi amaçlaması ile ilgili süreçtir. Bireyin amacı, beklentileri ve tutumlarıyla ilgilidir. Bireyin geçmiş yaşam tecrübeleri, ön öğrenmeleri güdüsel süreçler üzerinde oldukça etkilidir. Bilgiyi İşleme ile İlgili Süreçler, gelen bilginin duyusal kayda, oradan kısa süreli belleğe, oradan da tepki üreten üreticilere gönderilerek davranışın ortaya çıkması ya da uzun süreli belleğe geçirilmesi, uzun süreli bellekten geri getirilmesinde rol alan tüm bilişsel süreçlere rehberlik ve kontrol etmesidir. Bu iki süreçle ilgili değişkenler, bilinçli olarak denetlenebilirler.

  • Yürütücü Biliş

Birçok bilişsel psikolog bazı bireylerin neden diğerlerinden daha fazla öğrendiği ve öğrendiklerini anımsadığı sorusunu yanıtlamaya çalışmaktadır. Sorunun yanıtı yürütücü kontrol (executive control) sürecinde yatmaktadır. Yürütücü kontrol bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen sisteme verilen addır [5].

Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi öğrenmesinin iki temel yönünü denetlemektedir. Bunlardan birincisi güdüsel süreçlerle ilgilidir. Güdüsel süreçler bireyin bir şeyi elde etmeye niyet etmesi, onu elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen durumlardır. İkincisi ise, bilgiyi işleme ile ilgili tüm süreçlerdir. Yürütücü biliş (metacognition), bilişe ilişkin bilgidir. Yürütücü biliş öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düşüncelerine ilişkin düşünmeleridir. Flavell’a göre yürütücü biliş, bireyin kendi biliş yapısı ve öğrenme özelliklerinin ayırdında olmasıdır. Bireyin nasıl öğrendiğinin farkındalığıdır. McCrow ve Roop yürütücü bilişin iki işlevi olduğunu öne sürmektedirler. Birincisi koşullu bilginin uygulanmasıdır. Örneğin, okulda öğrenilenlerin evde uygulanması gibi. İkincisi ise, düşünme sürecini değerlendirme ve yönetmektir. Yürütücü bilişli bir öğrenci, düşünme biçiminin ayırdındadır, nasıl çalışacağına karar verirken yalnızca materyali öğrenmeye odaklanmaz, aynı zamanda bilişsel güç ve zayıflıklarının da farkındadır [5].

Yürütücü biliş, bireylere öğrenme durumlarında öğrenip öğrenmediklerini sınamalarına yardımcı olmaktadır. Eğer öğrenme gerçekleşmezse yürütücü biliş, duruma uygun doğru süreçleri işe koşar. Özetleme, eklemleme, şematize etme, düzenleme gibi. Yürütücü biliş, öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini sürekli izler. Bireyler yürütücü biliş yetenekleri açısından ayrılırlar ve bu ayrılık gelişme sürecinde ortaya çıkar. Yürütücü biliş yetenekleri, 5-7 yaşlarından gelişmeye başlar ve okul yılları süresince gelişir. Yürütücü biliş yeteneklerinde bireyler arası ayrılıklar, biyolojik ve yaşantı farklılığı nedeniyle oluşmaktadır. Ancak, yürütücü biliş becerilerinin kazanılmasında öğretimin etkisi, olgunlaşmanın etkisinden daha fazla olmaktadır [5].

KAYNAKLAR

  1. Sosyal Bilişsel Kuram- http://yunus.hacettepe.edu.tr
  2. Bilgiyi İşleme Kuramı- https://webdosyasp.diyanet.gov.tr
  3. Bilgiyi İşleme Modeli- biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders/omk/bimbe.pdf
  4. Bilgiyi İşleme Modeli- https://acikders. ankara.edu.tr /mod/resource  /view.php?id=47070
  5. Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı Bilgiyi İşleme Kuramı -antalyaozelegitim.com/blog/ogrenme-problemleri/bilissel-ogrenme-yaklasimi-bilgiyi-isleme-kurami.html
  6. Öğrenme Psikolojisi Kuramları https:// acikders. ankara.  edu.tr/mod/ resource/view .php?id=63649
  7. Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı- http://egitimpsikolojisi. kitabi.gen.tr/ wp-content /uploads/ 2015/12/13BOLUM.ppt
  8. Sosyal Bilişsel Öğrenme- memurhane.net/egitim-bilimleri/sosyal-bilissel-ogrenme/
  9. ÖSYM web sitesi – osym.gov.tr
  10. Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı – https://remcdbcrb.org/sosyal-bilissel-ogrenme-kurami/
  11. Halo etkisi nedir? – temelaksoy.com/halo-etkisi-nedir/
  12. Halo ve Horn etkisi nedir? – https://isbul.net/is-rehberi/tavsiyeler/halo-ve-horn-etkisi-nedir
  13. Sosyal Öğrenme Kuramı – https://acikders  .ankara.edu.tr/plug infile.php/6082 2/mod_resource/cont ent/1/11-Sosyal-ogrenme-kurami
  14. Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı –  https://pdrbirimi.com/sosyal-bilissel-ogrenme-kurami