Yıllık arşivler: 2009

Bayramımız kutlu olsun..

ramazan_bayrami

Ömrümüzden bir ramazan ayını daha  geride bıraktık. Bize hep anlatılan yazın ortasında oruç tutmayı yaşamaya başladık bu sene. Tam olarak yazın ortasına gelmese de, büyükler abarttığınız kadar da yokmuş hani.:) Şaka bir yana fiziksel gücün ön planda olduğu işlerde insanların zorlandıkları açık. Ama ne yapalım zorluğu arttıkça kıymeti de artıyordur. Gerçekten hoş bir ramazan ayı idi. Hem ramazan olmasa birçok tanıdıkla aynı sofraya bir ay içerisinde nasıl oturacaktık. Bereket ayı deniyor ya hani..gerçektende öyle. Bu ay içerisinde yediklerimizi başka ne zaman yiyoruz? 🙂 Acısıyla tatlısıyla demiyorum, çünkü ramazandan geriye güzellikler kaldı hep. Bu sene de uğurladık. Eee şimdi bayram zamanı… Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Nicelerine ulaşmayı nasip etsin. Selametle… 😉

Kifayetsiz muhterisler ve ‘cahil cesareti’‏

New York Stern School of Business’te görevli psikologlar Justin Kruger ve David Dunning’in tarihe geçmelerine vesile olan bulguları, yani Dunning-Kruger Etkisi adıyla literatüre geçecek olan teorileri de,Türk sağduyusunun yüzyıllardır “cahil cesareti” dediği şeydir aslında.Journal of Personality and Social Psychology’nin Aralık-99 sayısında yayımlanan teorileri özetle, “cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır” der.
Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır:
-Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

-Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.


-Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini
görüp anlamaktan da acizdirler.

-Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz
insanlar, niteliksizliklerini n farkına varmaya başlarlar.
Değerlendirme zaafı
İki uzman daha sonra, bu teorilerini test etme fırsatı da buldular. Cornell Üniversitesi’ nden 45 öğrenciye bir test yaptılar, çeşitli sorular sordular. Ardından öğrencilerden “testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini” istediler.En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevapverenlerin), testin yüzde 60’ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70’e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70’ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü. (Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında Nobel de kazandılar.)İki uzman psikolog bu bilinçsizliği, “kronik kendi kendini değerlendirme (auto-evaluation) yeteneksizliğ ine” bağlıyorlar. Çalışan, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten acizdir. Ama asıl vahim olan, bu “yetersizlik + haddini bilmeme” kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması. Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi.İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan “yetersiz”, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır.Aksine bunu bir “hak” olarak görecektir. “Uyanıklık” bilecektir.Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise çalışma hayatında “fazla alçakgönüllü” davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri tarafından “ihtiras eksikliği” ile suçlanacaklardır.Üstleri de zaten, genelde “aynı yoldan geçmiş” insanlardır.Buna, insan kaynaklarının, iki benzer CV arasından, “kendine güvenen ve iyi sonuç alma olasılığı yüksek” adayı tercih edeceği gerçeğini de eklerseniz, Dunning-Kruger Sendromu’nun Peter Prensibi’nin yatağını yaptığı da ortaya çıkar.Sonuçta, “kifayetsiz muhterisler” her zaman ve her yerde daha hızlı yükselecekler ve daha yukarılara çıkacaklardır. Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz.

Peter Prensibi: Her çalışan, iş ortamında yetersiz olduğu noktaya kadar yükselir, der. Bunun doğal sonucu olarak, yüksek makamlar daima yetersiz insanlar tarafından işgal edilir.

Kifayetsiz muhterisi nasıl tanırsınız?


1- Gücünü delegasyon bahanesinden alır. Ekibinin orkestra şefi havalarına girer.

2- Çok gürültü patırtı eder, çok şey yapıyormuş havası estirir.
3- Koridorlarda hızlı hızlı, düşünceli edayla yürür.
4- “Beşer şaşar” diye düşünür. Ama genellikle şaşan beşer başkası değil, kendisidir.
5- Ne olursa olsun, hazırlıklıymış, olacakları önceden biliyormuş gibi davranır.
6- Üstlerine karşı son derece kibardır; altındakilere (özellikle de en çok ihtiyaç duyduklarına) kötü muamele eder. 
7- İktidar ilişkileri ve göstergeleri onun için çok önemlidir. Astlarına kimin üst olduğunu hatırlatmayı sever.
8- İlk denemede başarılı olamazsa, başarısızlığının belgelerini yok etmeyi unutmaz.
9- Talimatlarını post-it ile, e-postayla verir böylece astlarıyla yüzleşmekten kaçar.
10- Toplantılarda son sözü mutlaka o söyler, gerekirse başkasının sözünü tekrarlamak pahasına..
Mehmet Aydın Erceiş

Trigger nedir , nasıl kullanılır ?

Bilindiği üzere trigger’lar tetikleyici olarak adlandırılırlar. Peki tetikleyici ne demek; veri tabanınız üzerinde herhangi bir transactional işlem yani delete, insert, update işlemi yaptığınız anda veri tabanınızın istediğiniz başka bir işlemi otomatik olarak kendisinin gerçekleştirmesidir. Varsayalım veri tabanımızdaki tablolardan biri, bir diğerine bir sutünla bağlı. Bu sütundan bir veri silindiğinde diğer tablomuzda bu silinen verilerin bulunduğu kayıtların da silinmesi isteniyor. Böyle bir durumda yapacağımız olay ilk tablomuz için bir trigger yazmaktır. Böylelikle bu tablodan bir veri silindiğinde, trigger otomatik olarak çalışacak ve diğer tabloya gidip ilgili kaydı silecektir. Trigger’lar işlerimizi kolaylaştırabileceği gibi karmaşık bir veritabanı için çok iyi kontrol edilmezlerse, çok büyük sıkıntılara da yol açabilirler. Trigger’ların yazım şekli aşağıdaki gibidir. Trigger oluşturuluyorsa CREATE, oluşturulmuş bir trigger değiştiriliyorsa ALTER deyimi kullanılır. AFTER deyiminden sonra ise tabloya yapılacak hangi işlemden sonra bu trigger’ın tetikleneceği belirtilir.

( tsql )

CREATE / ALTER TRIGGER   trigger’a vereceğimiz isim
ON    trigger’ı kullanacağımız tablo
AFTER INSERT/UPDATE/DELETE
AS
BEGIN
trigger’ın çalışması halinde yapılacak işlemler
END

İlk bilgisayar Bug’ı

Programlamayla alakası olan insanlar debug kelimesini yakından tanırlar. Yazılan programın hatalardan arındırılması demektir. Yalnız bug’ın kelime manasına bakıldığında hatalardan arındırma olayına anlam verilemeyebilir. Çünkü bug’ın kelime anlamı böcektir.Peki bu anlam bu kelimeye nasıl kazandırılmıştır bakalım. Cobol dilinin geliştiricisi Grace Hopper ve arkadaşları Harward Üniversitesi’nde ilk bilgisayarlardan Mark II üzerinde çalışırlarken ilk bilgisayar böceğini yani bug’ını buldular. Bu bug test sırasında sistem içerisine girmiş bir güveydi, yani harbiden böcekti. Operatörler bunu bilgisayar log’unun bulunduğu sayfaya bantladılar ve ilk gerçek bug bulma vakası olarak 9 Eylül 1945 tarihiyle birlikte not düştüler. Bir süre sonra bug sözcüğü bilgisayar terminolojisinde hayli popüler oldu. O tarihten sonra bir bilgisayar programını hatalarından ayırma işlemi için ‘debugging’ terimi kullanılmaya başlandı. Bu ilk bilgisayar ‘bug’ı Virginia eyaleti Dahlgren kentindeki ABD donanmasına ait Naval Surface Warfare Center Computer Museum’da sergileniyor. Aşağıda ilk bug’ın resmini görebilirsiniz.
bug 
Kaynak:Anı ve Fotoğraflarla Bilişim Tarihimiz – Akdoğan Özkan

Trojan-Downloader.JS.Iframe.boi

Dün sabah bloğumu açtığımda antivirüsüm trojan uyarısı verdi. Bilindiği üzere trojanlar, diğer adıyla truva atları bilgisayarın bir başkası tarafından uzaktan kontrol edilmesini sağlıyor. Yani başka bir deyişle büyük bir güvenlik açığı. İlk başta baya bi stres yaptım, ve nedenini anlamaya çalıştım. Antivirüsümün raporlarını incelediğimde, ‘Trojan-Downloader.JS.Iframe.boi‘ ismini ve bu trojanın ‘http://wau.tynt.com/javascripts/TyntLite.js?user=3b3t0g43o5j‘ kaynaklı olduğunu gördüm. Kaynağın sonundaki user kısmı farklı olarak birkaç tane ayrı kaynak gösteriliyordu. İnternette yaptığım araştırmalar sonucunda, bloğuma scriptini eklediğim bir istatistik sitesiyle, kaynak gösterilen sitenin bir ilişkisinin olduğunu gördüm. Daha sonra bu scripti silerek bloğuma girmeyi denediğimde hiç bir uyarıyla karşılaşmadım. İşin garip tarafı bu scripti uzun zamandır kullanıyorum. Sanırım sıkıntı dün itibariyle başladı. Aslında güvenmediğim sitelerden script eklemesi yapmam, bu scripti eklediğim sitenin güvenilir bir site olduğunu düşünmüştüm. Belki problem direk onlardan kaynaklanmıyordur.Açıklarını bulan başka birileri de yapmış olabilir yani. Aslında bu güzel bir de ders oldu benim için, bu tür eklentileri yaparken daha dikkatli olmak gerektiğini anladım, iyice araştırmak gerekiyor.

Gözlerin

Şiiri okumasını ve özellikle dinlemesini çok seven biri olarak zaman zaman bloğumda yüzümde hoş bir tebessümünün müsebbibi olan yada kalbimi sızlatan şiirleri paylaşmak istiyorum.

GÖZLERİN
Düşlerin parlayıp söndüğü yerde
Buluşmak seninle bir akşam üstü
Umarsız şarkılar dudağımda bir yarım ezgi
Sığınmak, gözlerine sığınmak bir akşam üstü

Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi

Bir orman bir gece kar altındayken
Çocuksu, uçarı koşmak seninle
Elini avcumda bulup yitirmek, yitirmek
Sığınmak, ellerine sığınmak bir gece vakti

Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken

Bir kenti böylece bırakıp gitmek
İçinde bin kaygı, binbir soruyla
Bitmemiş bir şarkı dudağında bir yarım ezgi
Sığınmak, şarkılara sığınmak bir ömür boyu

Gözlerin bir çığlık, bir yaralı haykırış
Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi
Ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek
Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken
Zülfü Livaneli

Microsoft Yaz Okulu’nun ardından…

 ms yaz okuluCuma gün itibariyle MS Yaz Okulu’nu tamamladık..dün akşamda Kayseri’ye döndüm. Ankara’da kaldığım süre içerisinde bazı konularda tecrübe edindiğimi düşünüyorum, benim için verimli bir dönemdi. Hem XNA’de ilk oyun tecrübemi de yaşamış oldum.:P Gazi’li arkadaşlara ev sahipliklerinden ötürü teşekkür ediyorum. Ayrıca katılan tüm arkadaşlarla da tanıştığım için çok memnunum. Bundan sonrası için iletişimi koparmayacağımızı düşünüyorum. Yaz okulunda zaman zaman tuttuğum notları da şöyle bir toparlayıp paylaşmayı da düşünüyorum ayrıca.

Ankara ve Microsoft Yaz Okulu

DSC05903

Yaklaşık üç haftadır Ankara’dayım ve öyle görünüyor ki en az üç hafta daha burada kalıcam.Yazmayalı bayağı da oldu esasında,yazmak istiyordum ama bir türlü olmadı.Kısmet bugüneymiş.Ankara’da kaldığım süre içerisinde hem katılma şansı yakaladığım (http://www.msakademik.net/yazokulu09sonuc.aspx ismim yanlış yazılmış :)) )Microsoft Yaz Okulu’na devam ediyorum , hem de müsait zamanlarda bilişim şirketlerinin güncel olarak kullandığı ama okulda bize gösterilmeyen bazı teknolojiler hakkında bilgi edinmeye çalışıyorum.Tabi bu çok detaylı değil,teknolojiler hakkında yüzeysel bilgiler.Microsoft’un yaz okulu bu hafta başladı,beklediğim gibi de geçiyor.Bir aylık bir dönemde hızlandırılmış kurs havasında,yeni bilgiler edinip eskilerini tazeliyoruz.Microsoft’un alanlarında uzman MVP’leriyle (Most Valuable Professional) tanışıp sohbet imkanı yakalıyor ve tecrübelerinden yararlanmaya çalışıyoruz.Gelelim Ankara’ya,Ankara iyi,hoş..ama Kayseri’nin sakinliğine alışmış biri için çok bi atraksiyonlu :P. Büyük şehirliğini belli ediyor.Ankara’ya daha önce geldiğimde gezme fırsatı bulamadığım Anıtkabir’i de gezdim bu kez.Gidilip görülmesi gereken bi yer tavsiye ederim.Dediğim gibi en az üç hafta daha burdayım..sonrası kısmet :).Ama gitmeden önce gezilmesi gereken yerleri gezmek istiyorum ,daha zamanımda var..bi kaç yer belirledim şimdiden ama tavsiyelerinizi de alabilirim. 😉

nuh128